TURK ORDUSUNDA MIZAH


Askerlik yapmis her erkegin, bu konu'da saatlerle anlatabilecekleri vardir. Nedense, bu anilarin yuklu bir bolumu mizahi nitelikte olmakla birlikte, bastan gecen gulunc olaylar ve yapilan nukteler kagida aktarilmaz.[1]

Gencler, "asker ocaginda" hayat hakkinda cok sey ogrenirler. Ancak, sila'ya yazilan mektuplari okuyabilsek, askerin gunluk yasami ile yazdiklari arasinda bir iliski olmadigini kaydederiz. Yazan, buyuklerin ellerinden, kucuklerin gozlerinden oper. Sira kendine geldiginde, yalnizca "iyi" oldugunu soyler. "Allah devlete millete zeval vermesin" diyerek sonunu baglar. Belki bu deyis, aci-tatli, basindan gecen herseyin ozetidir.

Her kural'in tepesine dikilen istisnalar burada da karsimiza cikar. Bunlarin basinda, Omer Seyfettin'i[2] anabiliriz. Ancak, "Borazan Bekir" i de Seyfettin'in kendi kaleminden degil, once Seyfettin'in anlatisi ile Ibrahim Alaattin Govsa'dan[3], daha sonra da, Tahir Alangu'nun aktarmasi ile okuyabiliyoruz.[4] Ayrica, eski Turk komutanlarindan Timur ile Nasreddin Hoca arasinda gectigi soylenenler de basli-basina bir konudur.[5]

Mizah, askeri uzmanlik ayirimlari gozetmeden gelisir. Guldurucu durumlarda Muhabere ile Personel, Ordonat ile Levazim arasinda kidem ya da sira ayriligi yoktur. Ancak, ara-sira her askeri sinifin kendine ozgu, gorevi ile dogrudan ilintili sakalari vardir. Topcu bunlardan biridir. Gozetlemeli topcu atislarinin basladigi gunlerde yapilan egitim anlatilir. Bu egitimler belki de Fatih Sultan Mehmed'in gunlerinde, 15ci yuzyilda baslamistir.

Onbasi, Cavus'un geldigini gorur:

-- Has dur! Selam Dur!

Top Cavusu, gelenek geregince top basindakileri selamlar:

-- Nasilsin Topcu!?

Erler, agiz birligi ile selam alirlar:

-- Sagol, Agam!!!

-- Gevse!

Egitim baslayacaktir, Cavus komut verir:

-- Bir corba tasi barut hakki!

Topcu erlerinden biri barutu yaglanmis namludan iceri bosaltir. Pacavra basilir, gulle yerlestirilir.

-- Mesafe; hak getire!

Topcu erleri karsilik verirler:

-- Allah rast getire!!!

Cavus:

-- Cakmaaaak!

Kav cakilir, ates alir, fitil'e verilir. Cavus ekler:

-- Alaaf!

Top patlar. Cavus, ileriye gozcu olarak dikilmis er'e dogru var gucu ile bagirir:

-- Memeeet, nereye dustuuu?!!

Gulleyi gozleri ile izlemis olan Mehmet, uzaktan karsilik verir:

-- Iki evlek[6] saga gitti komutaniiiim!!

Cavus, top basindakilere seslenir:

-- Ahmet, dar bezen'i[7] al iki parmak beriye. Azrail'i denk ettik, bu Balyemez[8] halteder. Bastan. Bir corba tasi barut hakki!....

Piyade, Topcudan asagi kalmaz. Cok anlatilan bir hikayeleri vardir. Boluk komutani, birliginin erlerinin enselerinde gunlerce boza pisirir, herbirine makinali tufegi sokup-takmayi belletir. Erler, artik gece ruyalarinda bile egitim yapmaktadirlar. Alay komutani ansizin denetlemeye gelir. Verilen tekmili alir, dizilmis siralardan bir er'i cagirir. Makinali tufegi isaretle emreder:

-- Sok! Takarken her parcanin adini tek-tek soyle!

Er, buyuk bir hiz ile makinali tufegi vidalarina kadar parcalar. Aldigi emir geregince, bagira-bagira, talimname uyarinca duzenle yeniden kurmaya baslar:

-- Sahba! Kondak! Tatik! Carcur! Nomli!

Kurulma bitmek uzeredir. Son parcaya elini atar:

-- Alafortanfoni!

Alay komutani hic duymadigi bir makinali tufek parcasi ile karsilastigi icin sasirmistir:

-- Ne dedin?!

-- Alafortanfoni dedum gomitanim!

Alay komutani kendini toplar:

-- Aferin boluk komutanina! Yalniz Turkcelerini degil, size parcalarin Frenkcelerini de belletmis!

Namlunun ucundaki "Alev Orten Huni" boylece bilinmezlikten kurtulmus olur.

Degisik askeri sinif mensuplari birbirlerine takilmadan da edemezler. Piyade erleri sakaciktan Topcu'ya ates acar, agizlari ile makinali tufek sesi cikarirlar:

-- Bababababa!

Topcu, ayni yoldan karsi ates acar:

-- Nevarog-lummmm! Geliyo-rummm!

Butun Tugay ve Tumenlerin birer bando'lari vardir. Gorevleri, bayram ve torenlerde resmigecitler icin mars calmaktir. Ara sira azizlige ugradiklari da olur. Olaganustu bir durumda, bir Tugay bandosunun elinden muzik aletleri alinir, muhimmat tasimaya gonderilirler. Bir cephanelikten top mermilerini tek-tek alip, bekleyen tasitlara yukleyeceklerdir. Ulastirmacilar, yakindaki bir zirhli birlikten gelmistir. Baslarinda Tankci subay vardir. Subay, bandocularin basinda durup yuklemeyi duzenlemesi icin yaninda bir de Tankci Cavus getirmistir. Tasima baslar. 155 mm lik, koruyucu kiliflari icindeki buyuk capli mermiler elden-ele cephanelikten kamyonlara gonderilmektedir. Merminin ezici agirligi altinda, bando erlerinden biri bir an icin tokezleyecek olur. Tankci Cavus olayi gorur, ve uyarir:

-- Dikkatli olun!

Mermiyi isaret edip, ekler:

-- Bu "Do Majordur" Ha!!

Saka yapmak, ille de konusmayi gerektirmez. Bir boluk, yillik NATO tatbikatlari sirasinda cadirli ordugah'a cikmistir. Egitim geceleri de surdurulmektedir. Haftalarca gazete bile gormeyen Boluk Komutani, kendi parasi ile bir pilli radyo satin alir. Bu yoldan, dunyada olup biten olaylardan bilgi almak ister. Olanak buldukca, radyo basinda butun boluk toplanip haberler dinlenilir. Ustunde egitim yaptiklari alan toz-toprak icindedir. Boluk Komutani, radyo'yu sert dogal etkenlerden hic olmazsa bir yere kadar koruyabilmek icin, boluk terzisine kilif diktirir. Cevredeki butun hersey gibi, radyonun kilifinin rengi askeri "kamuflaj" yesilidir.

Birkac gun icinde, radyonun sahibi Boluk Komutani, pillerin suresinden cok once tukendiginin farkina varir. Dag basinda pil bulmak cok guctur. Boluk Komutani, egitim icin bolugu ile birlikte ordugah'tan ayrildiginda, geride kalan asci, yazici ve sihhiye erlerinin surekli olarak muzik dinleyip pilleri bitirdikleri kanisindadir. Karargahta kalan erleri toplayip onlari suclayip haslayacak yerde, radyo'yu dogruca terzi'ye goturur. Kilifin koselerine, radyo'nun "omuzlari" uzerine, Astegmen apoletleri ve rutbesi taktirir. Yeni alinan pillerin omurleri derhal uzar.

1919-1920 yillari arasinda yer alan Kurtulus Savasi sirasinda, Suvari Mufrezelerinden biri aziksiz kalmistir. Komutanlari, cevredeki baglardan birinden uzum bulur. Senet karsiliginda satin alip, erlerine dagitir. Acliktan, erlerden biri salkimi oldugu gibi agzina sokar. Tulum cikartir gibi sapindan cekip tumunu siyirir. Ikinci bir er bunu izler, ve seslenir:

-- Teker-teker yenir!

Cignemesini bitiren arkadasindan karsilik alir:

-- O dedigin armuttur!

Ikinci er'in saskinligi artar. Dusunup cevap verir:

-- Dorde bolerler de yerler!

Agzi bosaldiginda, birinci er yapistirir:

-- O dedigin karpuzdur!

Subay da, er de bilir ki, "her fasulye tanesi bir musiki nagmesi" dir. "Makineli tufek gibidir mubarek."

Bir egitim alaninda, Komutanin gozune talimnameye uymayan hareketler ilisir. Emir verir, bolugu durdurur. Yaklasip cikisir:

-- Ne bu boyle?!!

Boluk'ten ses cikmaz. Neye ugradiklarini sasirmislardir. Komutanin gozunun icine bakarlar. Komutan sessizligi bozar:

-- Efem gazetesi gibi yuruyorsunuz?!

Efem, cevre kasabalardan birinde yayinlanan yoresel bir gazetedir. Her hafta, butun boluk tarafindan okunmaktadir. Matbaasinin eskiliginden, hic bir zaman duzgun sayfa basamaz, satirlari egri-bugrudur.

Sivillikten askerlige gecisin ilk gunleri pek kolay olmaz. Acemi askerlere de, Yedek Subay Okulu ogrencilerine de, her sey garip gelir. Ozellikle, "komut alip-vermek." Komutlar genellikle iki bolumdur: ita ve ifa. "Ita" kismi, yapilacak isi, birlikte hareketi saglamak icin, onceden haber verir. "Ifa" ise, onceden haber verilen isin birlikte yapilmasi aninin geldigini anlatir. "Sungu takilacaaak!" ita'dir. Ardindan "--Tak!" gelir ki, o anda toplu olarak itaat edilir. "Tufek asilacaaak!" ardindan "--As!" Kisa surede, acemi asker butun dunyanin iki kisimli komutlarla yonetildigine inanir. Hayali komutlar icadedilir: "Yemek yenileceeek!" "--Ye!" "Okunacaaak!" "--Oku!" Gunluk egitim bittikten sonra birbirlerine bu yonde emir verirler: "Konusulacaaak!" "--Konus!" Gulusulur. Ardindan, tam anlami ile gercek otesi komutlar yaratilir:

-- "Uyunacaaak!" "--Horrrr!"

Anlasilan, cok iyi bilinen bir aninin gercek olabilecegidir:

-- "Boluk dur!"

Boluk, emir geregince, "bir-ki" sayarak "rap" diye durur. Ancak, Kandirali er, emir'e kulak asmaz. Duracak olan "Boluk" tur, dolayisi ile Kandirali yurumeye devam eder. Bunu goren Boluk Komutani, ikinci bir komut verme geregini duyar:

-- "Kandirali, sen de dur!"

Degisik nedenlerle, bazi kisiler askere gitmekte gec kalmislardir. Kirk-bes yasindaki bir Genel Mudur'un, yirmi-iki yasindaki cicegi burnunda yuksek okul mezunu silah arkadaslari arasinda egitime cikmasi olagandir. Genel Mudur, bir hafta oncesine kadar emrinde binlerce kisi calistirmis, sekreter ve makam arabasinin surucusunden buyuk saygi gormus olabilir. Simdi, askerlik suresince, her-sey geride kalmistir. Ilk gunlerde sayin Genel Mudur'un cok sabirli olmasi gerekir. Takim arkadaslari sorarlar:

-- Oglun var mi?

-- Var.

-- Getirseydin ya birlikte. Ne guzel ailece askerlik yapardiniz.

Oglu yasindaki Astegmen, Genel Mudur'un takiminin egitimini geregince baslatir:

-- Yat!! Alcak surun!!

Genel Mudur, makam koltuguna otururken yaptigi gibi, burusmamasi ve dizinin cikmamasi icin, pantalonunu yukari ceker. Emri coktan ifa etmis olan manga arkadaslarindan biri bunu gorur:

-- Besmele cekmeyi unuttun, agam!

Altin kalbini, yapmacik sertlik ile ortmeye calisan bir Tabur Komutani Yarbay vardir. Cebinde para olmadigi halde, borc alip, darda kalanlara yardimi gorev bilen, severek ve isteyerek yapan bir subay. Her sabah saat bes'te, birliginden bir arac gelip Yarbay'i evinden alir; Tabur'a goturur. Son yil icinde Yarbay'i her sabah evinden alan surucunun gunu dolar, terhis olur. Tabur Karargah Boluk Komutani, yeni bir Onbasi'yi bu is ile gorevlendirir. Kulagini da buker:

-- Komutan'in el hareketlerine dikkat et. Cogu zaman agzini acmaz, nereye donmen gerektigini sana isaretle emreder. Eli ile nereyi gosterirse, aracini o yone surersin.

-- Anladim Yuzbasim!

Yeni surucunun goreve basladigi sabah, Yarbay'in aklini agir bir konu kurcalamaktadir. Sanki bir kisi ile kavga etmektedir. Kendi kendine soylenirken, el-kol hareketleri yapmaktadir. Yeni Onbasi, Yuzbasisinin uyarisinca, Yarbay'in her el hareketinde bir kose doner. Bir sure sonra, sehrin bicimsiz bir caddesinde yol tikanir, dururlar. Komutan tek soz etmeden iner, kalabaliga karisir.

Onbasi donmustur. Aracini kaldirima cikarir, Harp Divaninda kendini nasil savunacagini kara-kara dusunmeye baslayarak bekler. Komutan birkac dakika sonra doner, Onbasinin titreyerek verdigi selami alarak yerine gecer, oturur. Yari yorum, yari emir, gurler:

-- Cabuk Tabura don. Burasi basibozuk[9] dolu.

Ne var ki, bastan gecen butun gulunc olaylar yazilacak gibi degildir. Komandolarin ve Denizcilerin sakalari, yeni terfi eden Astsubaylarini yepyeni merasim uniformalari icinde deniz'e atmak gibi, pek sert olur. Digerleri, anlasilmalari icin ozel bilgi ister. Havacilarin hikayelerinin cogunlugu bu turdedir. Ulastirmacilar kendilerine ozgu deyimler yaratmislardir. Surucu Onbasi "motoru bozdum" derse, bilin ki bagirsaklari bozulmustur. Levazim Cavus "arazi'ye uydu" dediginde, bir madde'nin gecici, ya da temelli olarak kayboldugunu dile getirir. Digerleri de hic yazi'ya gelmez. Bir zamanlar, bir Bascavus'un bir beygiri varmis....

Kaynaklar: