VEYY ULA BİZİM GELİL HE

Olayı anlatan: Aydoğdu ılter

Hele acele etmeyin, hassa sabredin ki anladam. çoğ
esgi bi günün hatırası. Sene sanim ki 1952 falan. Aha
şimdi üniversitenin Patrona Halil hamamının yerindeki
inşaatının yapıldığı yerde rahmetli Kemal şedelelerin
gahvesi vardı. Biz bütün Elazizliler orada toplanır,
horata ederdik.

Gene bi ahşam dört beş Elezizli oturmuş gonuşidik.
Hepimizi tanirsiz sayam: Haşim Küçükel, Hasan
Hanagasi, Mehmet Kuran, Haydar Özdemir ve ben Aydogdu
Ilter, sahat da üç falan. Möhebbetin goyu yerinde
“Selamünaleyküm!” diye köylü giyafetinde birisi
yanimiza geldi. “Aleykümselam gardaş, buyur.” dedük.

Sonra aramızda şöyle bi gonuşma geçti:

-Ben Kamil’i arim.

Rasim Küçükel:

-Hangi Kamil gakgom.

-Bizim kövlü Kamil'i, tanı misiz?

Hasan Hanağası:

-Kamil Arar mı?

-He he. Kamil Arar... Yoğ mu?

Rasim Küçükel;

-Gardaş bizim Kamil’i arisen daha derste, bi saat
sonra gelür, otur bi çay iç hele...

-Yoh sağ olasız. ışim var gendisine Gelil aradı deyin.
O anlar, aynı kövdenük. Gelil deyin yeter...Eyvallah.

-Güle güle.

Neyse bi sahat sonra Kamil Arar geldi. Selam sabah...
“Kamil” dedim. “Biraz evvel kövlün geldi, seni sordu,
gene gelecek.”

-Kimmiş?

-Adı Halilmiş.

-Halil, Halil, tanımim.

Hasan Hanağası:

-Ula nasıl tanımisin, eyni kövdenmişsiz. Duvar
gonşusumuşsuz.

-Yoğ, valla tanımim.

Bunun üzerine gendisini tarif ettük. Kamil tanımim
diye tutturdu. Bizde unuttuğ lafa dalduh. Aradan yarım
saat geçti., geçmedi. Hepimiz birden Kamil’e döndük.

Kamil:

-Veyy,Gelil be...

-Bizim Gelil yahu, eeee.. şimdi nerde? Demez mi....

Sağ olası Kamil küvre, Halil’i tanımamıştı, ama Gelil
deyince valla uyanmıştı