TENGRICILIK
Dr. Yasar KALAFAT

Bizi Birlesik Kafkasya tezine götüren yollarin süphesiz en saglik/isi, Kafkasya 'nin mito/ojik geçmisinin bilinmesinden geçer. Yasanmis tarihŒ dinleri bilmeksizin inanç tabaka/asmasinin derinliklerine gidilemeyecegi de açiktir. Bu derinlige, geçmisten gelen ortak paydanin tespiti itibariyle ihtiyaç vardir. Mensubu bulundugumuz eski dinler kitap ehIi olsalar dahi muhakkak ki bir çok hurafeyi de birlikte günümüze tasimis/ardir. Bunlarin tespit ve ayiklanma/ari ayri bir islemdir. Her ha/ü karda bu din/erin bilinme/eri gerekir. Töre müsterekliginin tespiti itibariyle buna mecburuz. Tengricilik, yayildigi cografi alanin kapsamina Kafkasya'yi da almistir. Bu itibarla arastirmacinin arastir! alanina girme ildir.

Tengricilik, merkezi Kirgizistan ve çevresi olan bir inanç sistemidir. Farkli cografyalarda degisik algilanmis ve tezahür sekilleri de muhtelif olmustur. Bir kisim düsünürler onu, felsefi bir arayisin yeni ürünü olarak görmek istemislerdir. Halen Biskek'de üzerinde ciddi çalismalar yapilan bir akimdir. Bazilarina göre Tengricilik, Gök Tanri inanç sisteminden ayricaliklar da göstermektedir. Bazi arastirmacilar, Tengricilik ile Ak Dinin ayniligi veya ayriligi üzerinde de durmuslardir.
Biz bu kisa yazimizda, anilan çevrelerin görüslerini karsilastirmayi düsünmüyoruz. Kirgizistan'da tanistigim bu çevreden insanlardan yaptigim tanim muhtevali tespitleri muhtelif vesilelerle yayimladik. Biz daha ziyade yaptigimiz alan çalismasi karakterli tespitleri, Anadolu halk inançlari çalismalarinda yararli olabilir düsüncesiyle bu yazimiza aktarmak istedik.
Kirgizistan'da 1994-1995 yillari itibariyle Gök Tanri inancinin uzantilari çok farkli bir görünüm almistir. Bu inanç, baskent devlet hastanelerinde resmen Gök Tanri/Tengricilik adina vizite ile hasta tedavi etmektedir. Tedavi yapan sahis bu gücü kendisine ailesinin annesi (dayilari) cihetinden geçtigini, egitimle edinilemeyecegini, Allah vergisi oldugunu anlatmaktadir. Bu çevre, Tengricilikte din adaminin özel ismi olmadigini, Saman ile Baksi'nin es anlamda oldugunu belirtmektedir. Tedavi ettikleri kimselerin arasinda Islam, Hiristiyan gibi her dinden ve Alman, Rus, Türk gibi her milletten hasta vardir.
Bu inancin mensubu olanlar ibadetin temelinde Allah'a Kirgizca yalvarmayi bulmaktadir. Agir hastalarin tedavisinde, Kelam-i Kadim okunmasi cihetine gidilmektedir. Müslümanlikla Tengriciligin farki anlatilirken "Müslümanlikta kutsal taslara bir itibar yoktur. Müslüman, Islam'in ve imanin sartlarina inanir. Islam'da Saman ayinleri ve cinlerle iliski kurmak yoktur" demektedirler. Tengricilik inançlilarda. Lailahe Illallah Muhammeden Resulullah" inanci tasimakta, namaz Kilmamakta, oruç tutanlari çikabilmektedir. Kirgizistan'da 18.yy'a kadar din olarak Tengncilik vardir. 18.yy'da bölgeye Islamiyet girmistir. Bu gün iki inanç beraber yasamaktadir. Ölüler için kümbet yapmak, ölü asi dökerken at kesmek Tengrici~* inancindan kalmadir. Tengricilikte ölen insanin herseyi dagitilirken, Islami uygulamada ölünün sadece giyim kusami fakir fukaraya dagitilmaktadir. Tengricilikte: kutsal sular, kutsal taslar, kutsal agaçlar etrafinda ibadet yapilir. Mescit yoktur. Tengricilik'deki kutsal taslardan birisi Taskent'e 100 km mesafedeki Susak (Susali) Tas'idir. Bu tasin kutsalligi Samanizm döneminden gelmektedir. Simdi bu tür yerlerin ziyaretine ruhsat yoktur. Eskiden bu mevkide kurban kesilirdi. Koçkar Ata diye bilinen bir tepe vardir. Burada kurban kesilir, çocuk istenilir. Dua burada yapilir, ama Allah'a yalvarilir. Devlet orada bir bina yapmistir. KoçkarAta'nin piri vardir. Hastalarin tedavisi genç kizlarin kismetlerinin açilmasi, yasamayan çocuklarin yasayabilmeleri için ve diger taleplerin karsilanabilmesi için, Koçkar Tepesine gidilir. (Koçkar Dagi, Koçkar tepesi ve Koçkar Baba Ziyareti, Varto yöresinde de vardir.) Kirgiz Türkleri Koçkar Ataya yilin her mevsiminde giderlerken çogunlukla haftanin persembe ve cuma günü giderler. Ziyaretler daha ziyade yeni ay çikinca yapilir. Tengricilikte ay da kutsaldir. Yeni ay gören Kirgiz Türkü veya Tengricilik inançli insan, "Huda/Tengri/Allah bu ay ne güzel çikmis. Bize Kismet bagisla bize saglik bagisla diye dua eder. Bu dönemde çocuk dilegi ile de dua edilir. Allah'a yalvarma döneminde Kurban kesilir, alkollü içki içilmez.
Tengricilik inançli Türkler çocuk talebi ile Os vilayeti, Leylek ilçesindeki Say-ma/u Tas'a giderler. Tas'da resimler vardir. Bu yüksek tepeye dua için yaya olarak, yürünülerek çikilir. Müslümanliktan sonra bu tepenin önemi azalmistir. (Sarikamistaki Agbaba Tepesini dilek niyeti ile ziyaret edenler de buraya yaya olarak çikmak zorundadirlar). Burada ve bir çok halde kesilen kurban eti el ile yenilir.
Yasamayan erkek çocugun yasamasi için Tengricilik inancinda bazi dini uygulamalar yapilir. Erkek çocuk birisine verilir ve o sahistan satin alinir. Yasamayan erkek çocuklar yatirlara satilirlar. Bu tür çocuklara bazen ziyaret ismi verilir, bazen da sati, satilmis isimleri verilir. Böylece cinlerin o çocugu almalarinin önlendigine inanilir. (Yasamayan çocuklarin yasayabilmeleri için yatirlara ve sahislara satilmalari suretiyle yasamalarinin saglanacagi inanci Anadolu'da da vardir.)
Tengricilik uygulamasinda "Haydar" tatbikati vardir. Yasamayan erkek çocugun yedi yil tepe kismindaki saçi tras edilmez. Çocuk yedi yasina gelince, yasamasi için dua edilen ulu kisinin türbesine gidilir. Orada kurban kesilir. Kesilen saç (Haydar) burada birakilir. "Ben çocugu aldim, sen de saçi al" denir. Mezardaki ulu kisinin Çocugu sakinacagina inanilir. Simdi bu uygulamada saç, yerini beze birakmistir.
Tengricilik inancinda yasamayan erkek çocuga, yasayacagi inanci ile, kötü çirkin isimler konur. Bu isimleri öldürücü gücün begenmeyecegi için çocugun ölmeyecegine inanilir. (Koycubay) yoksul çocuk, Itbalasi, Boktadogan, Bokcubay gibi isimler konur. Yasamayan erkek çocugun kulagina küpe deligi açilir. Küpe takildigi da olur. Böyle hallerde sadece sag kulaga küpe takilir. Erkek çocuga kiz elbisesi giydirilir. Böylece erkek çocugu almaya, öldürmeye talip olan güçlerin aldatilmis olacagina, çocugun korunacagina inanilir. (Bu uygulamalari da Anadolu'daki benzerlerinden taniyoruz.)
Tengricilik inancinda gelinin elinin bereketli olmasi için, gelin evin esiginden girmeden onun eli seker serbetine batirilir.
Tengricilik inancinda çocuga ismi konulurken, ezan okunarak üç defa ismi söylenir. Tengricilikte 3-5-7 kutsal sayilirlar. Çocuga ismi, 3. Gün çikarken tan vaktinde kibleye dönülerek konulur. Çok rastlanilan insan isimleri Semetey, Asel (Bal), Elnura (Halk nuru), Bakit (Mutluluk), Tölögen'dir. Ölen birisinin ismi yeni dogan bir çocuga verilecek ise, ölenin kirki çikmadan isim verilmez. Yeni dogan çocuga ölenin tam ismi, tamamen ayni ismin verilmesinden kaçinilir. Kirgizlarin diger itibar edilen isimleri, Safura, Ömürgazi, Mayras, Mayram=Bayram (Bayramda dogmus), Sultangazi, Elmira, Gülmira, Gülsara, Balat (Pulat), Gütnur, 'Nurgazi, Nargire (Nergize), Mirlan'dir.
Tengricilik inançli Kirgizlarda tedavi yapacak Baksi, Ilkin nabzina bakar sonra hastanin agriyan yerini hasta degil, halk hekimi-Baksi söyler. Hastanin geçmiste basindan geçmis hastalikla ilgili olaylari anlatir. Hastanin kendisine inanmasini saglar. Agir hastalari doktora gönderir. Kendisi sadece psikolojik rahatsizligi olan hastalara bakar. Halk hekimi-Baksi tedavi esnasinda trans halindedir. Ancak kendisini kaybetmez. Hastasina konsantre olur. Hekim-Baksi hastasinin ilkin kafasindakileri bosaltir. O'na rahatsizligi ile ilgili olarak son durumu anlatir. Isterse gelecege dair bilgi verebilir. Tedavide hasta agir ise, sarali veya çildirmis ise, Baksi, tedavisinde dans etme, bagirma tam trans olma yollarini da seçebilir Bu tür tedavi zor olanidir.
Biskek'te psikoloji rahatsizliklari tedavi eden halkin "Emci ene" diye tanidigi 'taria Koycumamova ve Gülbara Cumazarova isimli iki kadin Baksi ile tanistik. Bunlar polisten saklanan ve tahsilleri olmayan kimselerdi. Birlikte çalisan bu iki Emci ene'den genç olan G.Cumanazarova gücünü anlatirken; çocukken kendisinde Kötü enerjinin olustugunu, 6 yasindan itibaren ruhi rahatsizlik yasadigini, Baksi/Samanlik gücünün bu dönemde kendisine geçtigini 1993-1994 yilindan itibaren Manas Ata'dan "Her isi gücü birak halkin tedavisine yardimci ol" talimatini aldigini, hastaliklara insandaki kötü ruhun yol açtigini, insanin yapisinda iyi ve kötü ruhlarin bulundugunu, masaj yaparak kötü ruhlarla mücadele edip insanlari tedavi edebildigini, Kozmozdan yardim aldigini burada bazi güçlerin kendisine bilmedigi bazi dualari ögrettigini, bu dualar ve Kozmozdan kendisine verilen bazi görevlilerden yararlanarak kötü ruhlari tedavi yaptigini söylemekteydi. Ifadesine göre tedavi esnasinda ezberinden Kelam-i Kadim okumaktadir. Açiklamalarina göre kötü ruhlar Kara'dirlar. Bunlara "Çor" denilir. Çor; Seytan, Cin, dert karsiligidir. Gelecekten haber verme gücü var iken, atalari bu gücü kullanmasini uygun görmemistir. Anadolu'da çor, hastalik musibet, çarpilma anlaminda kullanilir. "Çor çiksin basina, çor vura o surata" gibi ifadeler bedduadirlar.
Maria Koycumova, 50 yaslarinda çocuk hastaliklarinin bilhassa korku sonucu hastalanan çocuklarin tedavisinde uzman. Bu sahada 15-18 yildan beri çalisiyor. "Bu gücümü Ata Baba'dan aldim. Kaynatam Samandi. Gençken bir ata gördüm, bana "Ben Baylik Baba/Ata'yim aba örtün", dedi. Bana yol gösterdi. Biz gücümüzü Kozmozdan gelen mesajdan aliriz. Günde 25 hastamiz olur" seklinde anlatmaktaydi.
Kanatbek Asubekoglu 50-55 yaslarinda bir Baksi, ifadesine göre, bütün hastaliklara bakabilmektedir. Psikolojik rahatsizliklari olanlara kamçi ile vurur gibi yapip "tu-tu-tu" türünden hareketler yapip özel bir sey mirildanmaktadir. Namaz kildigini, Kelam-i Kadim okudugunu, gücünü Allah'tan aldigini söylemektedir. Psikolojik hastaliklari tedavi ederken beyaz iplige sürekli dügüm atmaktadir. Tedavi baslamadan evvel Allah'tan yardim istiyor, tövbe ediyor, Kelime-i Sahadet getiriyor. Gücünün, ocakli olan babasindan geçtigini, cinlerinin olmadigini, günde 100-150 hastaya bakabildigini iç hastaliklarin tedavisinde otlardan yararlanilarak yaptigi suyu da öneriyor. Gelecekten haber veremedigini, Allah'in iradesinin disinda bir gücünün olmadigini söylüyor. Hastalarinda inançli olmayi da sart olarak ariyor. Ihtilaf çikarmak için degil dostluk tesisi için yardimci oluyor. Aile saadetine bakiyor. Kayip esyanin bulunmasina yardimci oluyor. Tedavi ederken hastaliga yol açan cinleri bulup kovalayabilmektedir. Cin görünce tekbir getirmektedir. Muhtelif özel dualar bilmektedir. Yildiznameye bakmamakta, Allah'tan güç istemektedir. 12 yasa kadar hastalara tumar/muska yazabilmekte daha yukari yaslilara yazamamaktadir.
Tengricilik inancinda hasta tedavisinde od/atesten istifade edilir. Bu maksatla arca agaci yakilir, "alas-alas-alas" denilerek atesten yardim alinir, onun üzerinden atlanilir, atesin temizleyici, olduguna, kötü ruhlardan arindirdigina inanilir. Od/ates insanlari her beladan halas kilar. Insanin içinde kötülük yoktur. Kötülügü yaptiran kisinin ruhu degildir. Kötülük yaptiran bir güç ona musallat olmustur.
Tengricilikte suya dua okunur. Bu su ilaç gibi kullanilir. Hastalarin tedavisinde istifade edilir. Suya okunmaya baslanirken Euzu Besmele çekilir. Sonra Fatiha okunur, daha sonra da Kirgiz Türkçesi ile dua edilerek suya üflenir. (Anadolu'da bilhassa psikolojik rahatsizliklarin tedavisinde, cin çarpmasi gibi rahatsizlik'arda okunmus su içilir, onunla banyo yaptirilip ve bu tür sularin belirli yerlere serpilmesi saglanir.)
Tengiricilik inancinda su ve od ile yapilan sagaltmalarda ve iyilestirmelerde hastanin tedavi yöntemine inanmasi gerekmektedir. Aksi halde tedavinin imansiz insanlara faydasinin olmayacagina inanilir. Tedavi yapacak Baksi-Halk Hekimi, hastasina adini, babasinin adini sorar, okurken bunlari ve hastanin adini zikreder. Hazirlanan okunmus suya çesitli otlar da katilir. Bu su ile gerektiginde hasta banyo da yaptirilir.
Baksi, nazara ugramis hastayi da tedavi eder. Bu maksatla ikinci hastanin vücudunu temizlemesi gerekir. Ayrica hasta 7 gün et yememis, içki içmemis ve her sabah sadaka vermis olmasi gerekir. Keza hasta, fikri temizlik sürecine girmis olmasi gerekir. Bu münasebetle baskalari hakkinda kötü düsünmemeli, kötü insanlardan uzak durulmali, kötü is yapmamalidir. Bu safhalardan sonra Baksi hastaya nazar boncugu verir. (Sahit oldugumuz Çuvas-Tengricilik dini merasiminde dua safhasinda, kin ve nefretten arinilmasi gerekir.)
Tengricilikte korkan insanin tedavisinde kursun ve parafin dökülür. Hastanin ~asinin üzerine tabak içersinde su konulur. Suyun içersine erimis kursun veya parafin dökülür. Soguma sonucu tabakta meydana gelmis sekil neye benziyorsa. hastanin ondan korktugu yorumlanir.
Nazar boncugu ile tedavi, "Yaman göz", "Kötü nazar"in boncuga çarpip geri dönmesi seklinde yapilir. Boncugun geri döndürdügü, geri yansiticisina inanilir. Çok çesitli nazar boncuklari vardir. Boncuklar 3,7,9 adet olarak kullanilir. (Anadolu'da 7 boncuk veya yedi delikli mavi boncuk nazarlik olarak çok yaygindir.) Kirgiz Tengriciliginde geçmiste "Göz boncugu" ve "yürek boncugu" çok iken simdi seyreklesmislerdir. Boncugu kalp seklinde olmasinin sebebi, hasta tedavi edilirken, hastaliga yol açan hayvani gördügü için, kalp seklinde bu tas hastayi yüreklendirmek ve onun ismini kolaylastirmak içindir.
Tengricilik inancina göre yeryüzü dümdüzdü ve o bir boganin boynuzlari üzerinde idi. Gök yüzünde ismi "Gök" olan bir kus vardi. Bu kusun bir kanadi mavi diger kanadi kara idi. Gök isimli bu kus kara kanadini oynatinca, gece olur mavi kanadini oynatinca, gündüz olurdu. O kus yoruldugu zaman kafasini saklar, o zaman da deprem olurdu. (Ak ve Kara veya mavi ve kara Türk mitolojisinde aydinlik ve karanlik, gündüz ve gece, iyi ve kötü olarak anlatilmaktadir.)
Kirgiz Tengricilik inancinda "Kök/Gök Kus" a yemek ikram edilir. Bu özel ikram "asik kemigi" yakilarak yapilir. Bu kemik sadece büyük bas hayvanin kemigi olmalidir. Asik kemigini, her mal soyan (hayvan kesen) Kirgiz yakarken Gök'ten, bolluk saglik gibi dileklerde bulunulur.
Kesilen atin da kemikleri yakilir. Yakilma isi ölünün 37. Gününe tekabül eder. Yanan kemiklerden çikan dumanin Tengriye ve Gök-kus'a gittigine inanilir. Kirgiz inancinin en önemli inceligi ruhlara yemek sunulmasidir. Atesin ismi "açik agiz"dir. Yapilan her yemekten atese atilir.
Suyun, Od'un, Koyunun, Atin yigitlerinin canli cansiz olarak bilinen her seyin bir iyesi sahibi vardir. "Su iyesi", "Od iyesi", "At iyesi", "Köpek iyesi" veya "sahip"i gibi Sularin iyesi, Süleyman'in mezarinin yanindaki sudur.
Kirgizlar arasinda yasayan, nazar, albasti, cenaze adetleri Tengricilikten kalmistir. Halen ölen bir kimse haliya sarilmakta ve yanina yemek konulmaktadir.
Tengricilik inancina göre insan ölünce "yukari köy"e gider. Giden cismi degil cani (ruhu)dur. Yeryüzünde insanlarin çesitli vesilelerle yaptiklari tütsüler de bu ruhlara giderler.
Ölünce iyi ruhlar yukaridaki köye, kötü ruhlar da yerin altindaki köye giderler. Bu inanç Islamliktan sonra yerini "cennet" ve "cehennem"e birakmistir.
Bugün belirli zamanlarda kokusu çikarilmak üzere hazirlanan yemeklerin sadece "koku'su kalmistir. Bunlar anlamlari düsünülmeden yapilmaktadirlar. (Anadolu'da cuma aksamlari ölünün 3.7.9.40. günlerinde sene-i devriyelerinde helva kavrulur. Yedi komsuya veya kokuyu alan herkese dagitilir. Bu kokunun ölülerin ruhlarina gidecegine inanilir. Helvayi kavuran ve tadanlar geçmislerin ruhuna fatiha okurlar.)*
SONUÇ
Inançlari yargilamak kimsenin hakki degildir. Bizim de böyle bir iddiamiz olamaz. Inanç konulu çalismalarin rotasini tayin veya onlari elestiri masasina oturtmak da bizi asar. Ancak, Türkiye'de Müslümanligin hurafe ve bid'adtan kurtulamadigi sürekli açiklanirken Türkistan öncelikli Türk dünyasinin her kesiminde misyoner faaliyetlerinden yakinilmaktadir. Tengricilik/Gök Tanri inanci, sadece Türk inanç aleminde bizatihi varligi ile önemli yer tutmakla kalmayip, Türklerin mensup olduklari dinlerde de, onlarin inanç kimliklerine renk katmislardir. O'nun bu önemli özelliklerine ragmen, o, ciddi bir arastirma ile yeterince ele alinamamistir.
Biz, yaptigimiz çalismalarda, Tengricilik veya GökTanri inancina gönderme yaptik. Bu defa, yazinin merkezine bu inanç sistemini alip Anadolu halk inançlarindaki benzerlerine gönderme yapma yolunu seçtik.

(*)Bu bilgiler 1995 tarihinde inceleme yapma imkani buldugumuz Biskek'te Garip Aliyev Besirogliu isimli Baksi/Halk Hekiminden derlenilmistir. Kaynak 1951 dogumlu olup Biskek úniversitesi Fizik Fakültesi 1973 mezunudur. Kendisi ile ilkin saat 10.00-13.00 arasinda hasta kabul ettigi Halk Tip Psikoterapi servisinde görüsülmüs, daha sonra evinde görüsmeye devam edilmistir. Tedavisi 7-8 gün sürmekte ve 3 dolar karsiliginda yapilmaktadir. Ortalama 10 hastaya bakabilmektedir.