|
|
|
|
Osman TANRIVERDI
Yakin
zamana kadar (TV yayginlasmadan önce) Yörük-Türkmen (TÜRK) köylerinde, aile
büyüklerinin evlerinde toplanilir, uzun kis gecelerinde, (Çocuklar, kadin,
erkek hep bir arada) büyüklerin anlattigi hikeyeler dinlenilirdi. Ekteki
hikaye de Türkmen Kocalarindan rahmetli Osman Tanriverdi'ye aittir. |
Ögretmen Müslim TANRIVERDI'ye ithaf edilmistir. |
ZAMANI
evvelde Acem diyarinda - Softa Aga - isminde zengin bir adam vardi. Bu adamin
her isi yolunda, durumu ise çok iyi idi. Softa Aga'nin kendine bagli ve her
hususça düzgün bir karisi vardi. Karisinin adi ise - Yedibenli - idi. Ikide
çocuklari vardi. Büyügünün adi Osman, küçügünün adi ise Ali idi. Softa
Aga'nin, köyü disinda, daglar arasinda çok kiymetli bir fidanligi ve birde
bagi vardi. Burasi ayni zamanda bir çiftlikti. Bir çok çiftçi ve çobanlari
vardi. Softa Aga çok zaman bagina gider, vaktini de orada geçirirdi. Ayni
zamanda çok dindar biri oldugu için, her zaman baginda ibadetini de fazlasiyla
yapardi. Bir gün
yine baginda ibadet ederken, gayibillallah tarafindan, söyle bir nida geldi: - Ey
Softa, sana bir bela gelecek, gençlikte mi gelsin, kocalikta mi? Softa
aga kulaklarina inanamayip, evine döndü. Iki gün bu hal vaki oldu. Softa Aga
bir cevap veremedi. Üçüncü gün yine söyle bir nida geldi: - Ey
Softa, sen bu beladan kurtulamayacaksin, sana bir bela gelecek, gençlikte mi
gelsin, kocalikta mi? Softa
Aga bunu karisina danisti. Karisi ile birlikte dediler ki: - Ne
gelecekse gençlikte gelsin. -kaçtigimizdan kurtulalim, kovdugumuza yetelim.-
dediler. Softa
Aga baga gidince yine ayni nida gelince: "Ne gelecekse gençlikte
gelsin." Dedi. Söz agzindan çikar çikmaz, müthis bir zelzele oldu. Yer
yerinden oynadi. Softa aga canini zor kurtardi. Bagi ve çiftligi, daglar
arasinda mahvoldu. Karisina
gelerek, "- Ey Yedibenli bagdan nasibimiz kesildi. Bununla geçmis
olsun." Dedi. Gece oldu, evin yanindaki ahirda yangin çikti. Bütün
hayvan ve yiyecekleri yandi, kül oldu. Evleri de yanarak, canlarini zor kurtardilar.
Softa
karisina: -Kalk
bakalim Yedibenli, artik buralar bize haram oldu. Biz, baska diyarlara
gitmeliyiz. Bak, hiçbir seyimiz kalmadi. Biz burada oldukça, bu felegin zulmü
bize rahat vermez. Nasil ki bana Cenabi hak tarafindan çagrildi, bu zulüm
basimiza geldi ise, yine Allah tarafindan vatanina gel, denirse gelirim.
Adini bilmedigimiz diyarlara kaçalim. Sabahleyin ben kimlerden ekmek
isteyeyim? Halbuki gurbet elde ekmek toplasam kim oldugumu bilmezler. Artik
agalik, beylik öldü. Kalk gidelim. Dedi. Sirtlarina
birer yorgan alip, Osman ile Ali'yi de sirtladik dan sonra düstüler yola. Hem
yola devam ediyor, hem de agliyorlardi. Softa
Aga, kendi kendine; "Hey Softa Aga! Artik, Garip Softa oldun."
Diyordu. Evvelden
böyle büyük köyler yoktu. Ormanlar arasinda, küçük küçük köyler vardi. Birkaç
köy geçtikten sonra bir tepeye çiktilar. Bu tepeden köylerini
görebiliyorlardi. Bu tepeyi astiklarinda, artik köyleri görünmez olacakti.
Kadin yoruldu. Gidemeyecegini söyledi. Çocuklar aglasti. O zaman Garip Softa
agladi. Aska gelip, aldi bakalim ne söyledi: Emir
Haktan geldi karsi durulmaz. Gitsem
gurbet ele yavrular yasta Garip
Softa derki, takdir yazilar Deyip,
kestikten sonra, Yedibenli'ye dönüp; -Yedibenli,
geri dönersen sen bilirsin. Ben ise Cenabi Allah'in emri olmadikça geri
dönmem. Allah belki sabrimizi siniyor. Eger ki benden ayrilmak istersen geri
dönebilirsin. Dedi. Yedibenli aglayarak; -Iki
körpe kuzuyu yalniz birakamam. Nereye dersen giderim. Yavrularimi anasiz
birakamam. Ölürsek de birlikte ölelim. Dedi. Böylece
yine yola revan oldular. Az gittiler uz gittiler. Memleketlerinden epey
uzaklastik dan sonra adini dahi duymadiklari bir köye vardilar. Köy camisinin
önüne oturdular. Baslarina toplanan köylüye, "Ben fakirim. Bu
yavrularimin ve benim karnimi doyuracak bir isiniz yok mu?" dedi. Köylü
ise; -
Köyümüzün sigir çobani yok. Sigirimizi yayar, geçinirsin. Dediler. O köyde
ise, zengin bir kabilenin, bütün miraslari kendine kalmis, çok varlikli bir
kadin vardi. Ona, Emine Ana derlerdi. Emine Ana: "Bunlar temiz bir
aileye benziyor. Benim evimin bir gözüne otursunlar da bazi ihtiyaçlarini da
ben temin edeyim."dedi. Emine Ana'nin evine oturdular. Garip Softa köyün
sigirini yaymaya basladi. Kendi kendine: "Hey kahpe felek, agalik dan
sigir çobanligina layik gördün." Der, daha beterini düsünerek, daglarda
aglar gezerdi. Çobanlik ve Emine Ana'nin yardimi ile evini geçindirir
giderdi. Köyün
yakininda büyük bir çayirlik vardi. Bir gün bu çayirliga bir bezirgan gelerek
kondu. Bezirgan basina Yusuf'u Bezirgan derlerdi. Bu adam tehlikeli bir
derebeyi idi. Herkes bundan yilar ve serrinden korkardi. Her memlekette
namini almisti. Asil memleketi ise, Hindistan'di. O
köyden Kirmenli Kari nami ile, ser naz ve dul bir cadi kari vardi. Kirmenli
Kari, Yusuf'u Bezirgan'a fitre ve zekat almak için varmisti. Bezirgan basi
Kirmenli Kari'ya: -
Kirmenli Kari, su çamasirlarimi köyünüzden temiz bir kadina yikat. Ücretini
ben veririm. Dedi ve çamasirlarini verdi. Kirmenli
Kari, çamasirlari köye getirerek, Yedibenli'ye; "Su çamasirlar Derebeyi
Bezirganindir. Bunlari yika. Ben yarin ücretini getiririm." Dedi.
Yedibenli ise, zaten kit kanaat geçindiklerinden, çamasirlari tertemiz
yikadi. Dürdü. Bohçaladi ve Kirmenli Kari'ya teslim etti. Kirmenli kari
çamasirlari getirip, Bezirgana verdi. Bezirgan çamasirlari açip, tertemiz
yikanis durumunu ve tertibini görünce, Kirmenli Kari'ya: - Bu
çamasirlari kim yikadi? Çamasirlari
yikayan Yedibenli, Kirmenli Kari ile birlikte ücretini almak için,
Bezirgân'in konakladigi yere vardi. Varir varmaz, adam sigacak kadar bir
sandik yaptiran Bezirgan, Yedibenli'yi sandiga koydu. Agzini kapatti. Kervani
yükledi. Kirmenli Kari da birlikte yola revan oldular... Çocuklar
annelerini gözlediler, anneleri gelmedi. Aksam üzeri, sigir dagdan asinca,
çocuklar babalarini karsiladilar. - Ey
babamiz, annemizi çok bekledik gelmedi. Bezirgan da göç etmis. Annemizi almis
gitmis. Dediler. Garip
Softa'nin garipligi tamamen üstüne çöktü. Sigiri köye saliverdi ve
çocuklarini da yanina alarak oturdu köyün disina. Basladi aglamaga. Bunu
seven köylülerde basina toplandilar. Aldi bakalim Garip Softa ne dedi? Yedibenlim
göç eylemis bu yerden Yedibenlim
burdan göçün çekildi. Bahar
gelir, koyunlarin kuzular Garip
Softa buda geldi basina Dedi ve
orada olan köylüye basindan geçenleri anlatti. Emine Ana: - Oglum
bunu evvelden anlatsaydin. Ben bir dul kadinim, seni malima ortak ederdim.
Sen bakardin, birlikte yerdik. Dedi. Ve devam etti. Ama olanlar oldu. Ben bu
çocuklari sana teslim etmem. Bunlari anasi bana "Tanri Emaneti"
etmisti, ne yazik ki yolu uzaga düstü. Diyerek çocuklarin elinden tuttu. Bu
arada çocuklar aglasmaya basladilar. Çocuklar babasindan ayrilmak istemiyor,
babalari ise, çocuklari terk edemiyorlardi. Emine Ana teskin etti. - Oglum
Softa dedi, bu çocuklari sana vermem. Sen bunlari yollarda öldürürsün. Sen
analarini aramaya çik. Allah yardimcin olsun. Ben de bunlara Allah rizasi
için bakarim. Ölümlü dünya, eger sen gelmezsen, bunlari evladim gibi mal
sahibi ederim. Ölürsem malimi bunlara birakirim. Dedi. Ali ile
Osman babalarinin ellerini öptüler. Kucaklasip, vedalasmalarina bütün köy
halki dayanamayip agladi. Görgülü Garip Softa Yedibenli'sini bulmak için
yollara düstü. Yavrularinin agit sesleri, gittigi yerde kulaklarindan
silinmiyordu. Memleket acisi, Yedibenli'nin acisi derken Garip Softa felegin
sillesini tam yemisti. Nereye gittigini, ne tarafa gittigini o da bilmiyordu.
Gidiyordu iste. Mecnundan beter olmustu. Giderken bir tepenin basina vardi.
Tepeyi asinca artik, çocuklarinin kaldigi köy görünmez olacakti. Hacilarin da
gelme zamani idi. Bakti ki hacilar kaflesi de yavas yavas geliyor. Gelen
hacilar yavrusunu sevindirecek. Çocuklarinin içine gelecek. Ben ise;
memleketim nerde kaldi? Yavrular nerde kaldi? Yedibenlim nerde kaldi? Diyerek
bir ah çekti. Oturdu bir kayanin üstüne bakalim ne dedi? Varir
hacilar yavrusun sever Gater
gater olmus gelir hacisi Garip
Softa derki, geri dön geri Deyip
ayaga kalkti. Kendi kendini teselli ederek; Yavrularin nasil olsa emin
ellerde, Hele ben gidip, Yedibenlimi bulayim deyip, yola revan oldu. Daglar
asti. Tepeler geçti. Bazi çöllerde, bazi derelerde aç kalarak, dilenerek yol
aliyordu. Ama bu arada bir aylik yol almisti. Saçi sakali birbirine karismis,
ayaklari yalin ayak, elbiseleri tamamen dilik dilik yirtilmis, zayiflamis,
her yerinden sizlayan vücudu bitkin, kendi saskin bir hale gelmisti. Bir köye
yaklasmisti. Yol kenarinda çesmede birkaç kadin vardi. Bunu görünce; -Deli
geliyor..... diye gülerek alay ettiler. Bu
sözler Garip Softa'ya çok tesir etmisti. Çesmeden bir su içerek bir tasin
üzerine oturdu. Bunu gören kadinlar geriye kaçistilar. Geriden Softa'ya
bakiyorlardi. Aldi bakalim Softa ne dedi?... Su
gurbet ellerinde ben deli oldum. Yusuf'u
Bezirgan ne zaman geçti? Bir su
verin içem nolur bacilar Kadinlar
kosusarak yanina geldiler, dediler ki: -Kusura
bakma, kiyafetin deli ama, kendin felek sillesinden deli kiyafetine girmisin.
Ne bilelim senin akilli oldugunu? Softa'nin
bütün çamasirlarini tazelediler. Tiras ettirdiler. Bunu tam manasi ile
agirladilar. Softa onlara: -
Buralarda demir çarik ile demir asa dögen usta bulunur mu? Dedi. -
Buraya bir saat kadar uzakta Kilavuz Köyü'nde Yusuf Usta var. Demir çarik ile
demir asayi ancak o döger dediler. Garip Softa yola çikti. Aksamüzeri Yusuf
Usta'nin köyüne vararak ustayi buldu. Karsisina geçip, aldi bakalim ne
söyledi? - Aldi
Softa: - Aldi
Usta: - Aldi
Softa: Dedi ve
bütün basindan geçenleri Yusuf Usta'ya anlatti. Yasli Usta, basli, olgun,
babacan bir adam idi. Gözleri yasararak Softa'yi dinledi ve ogullarini yanina
çagirarak aldi bakalim ne dedi? Misafiri
dösseklere yatirin Dedi ve
Yusuf Usta Garip Softa'ya çok ilgi gösterdi. Ayni zamanda Yusuf Usta
erenlerden idi. Garip Softa'ya sunlari söyledi: - Ben
seni rüyamda gördüm. Ölene kadar ikimiz bir arada yiyip içecegiz ve birlikte
hayat geçirecegiz. Dedi. Garip Softa: - Madem
öyle, ustam sen benim demir çarikla demir asami yap, ben Yedibenli'mi bulup,
dönerken buraya ugrar, senide beraber alir giderim. O zaman bir arada
kaliriz. Dedi. Bu hale
ikisi de razi oldular. Garip Softa sabaha, kalktiginda demir çarik ile demir
asasi hazirlanmis idi. Yusuf Usta ile vedalasarak ayrildi ve yoluna revan
oldu. Gittigi
yerlerde, agliyor sizliyor, iniltisini yalniz daglar ve kayalar isitiyordu.
Divane gibi rast gele bir istikamete gidiyordu. Zayiflamis ve halsiz bir
vaziyette sallanip gidiyordu. Bu hal üzere dört ay yol aldi. Bir gün tamamen
halsizleserek, bir köyün altindan geçerken, düsüp bayildi. Tarladan geçen bir
hayir sahibi kagnisina alarak evine götürdü ve yatirdi. Garip Softa ayildi,
fakat kalkacak dahati yoktu. Adamin evinde bir müddet hasta yatti. Her gün
sayikliyor. Ali, Osman diye bagirarak uyaniyordu. Softanin bu halinden artik
ev halki da taciz kalmisti. Bir gün Softa, yatarken rüyasinda çocuklarini
gördü. Ogullari göz yasi ile karsisina dikildi. "Baba, annemizi daha
bulamadin mi?" deyip agliyorlardi. Kollarini açiyor, çocuklarina
sarilmak istiyor, fakat çocuklar yaklasmiyorlardi. Garip Softa uyku esnasinda
yüksek sesle aglamaya basladi. Zaten bunun bu halinden usanan ev halki,
Softa'yi azarlayarak uyarttilar. - Baba
ne agliyorsun? Artik senin zarindan biktik, usandik. Dediler. Softa gözünü
açti, bakti ki çocuklari yok. Aldi bakalim ne söyledi? Uzadi
yollarim, dizlerim tutmaz Derdim
gayet artti, gönlüm bulandi Güldür
Yedibenlim burnuma kokar Akar
gözlerimin yaslari durmaz Oturdum
agladim fikire daldim Bunu
dinleyen ev halki Softa'ya çok acidi. Ona daha iyi bakip, kisa bir zamanda
iyilestirdiler. Softa yoluna devam etti. Bu arada çocuklarindan ayrilali alti
ay olmustu. Bir müddet daha gittikden sonra bir çesmeye rastladi. Çesmenin
yanina vardiginda bir adam gördü. Adam, elinde mendil, hüngür hüngür
agliyordu. Garip Softa: -
Selamünaleyküm dert ortagi. Dedi. Aglayan adam Garip Softa'ya dönerek: - Yolcu
gardas, benim derdim su daglardan büyük. Sen benimle dert ortagi olamazsin.
Dedi. Softa, yasli adama; derdini anlatmayan derman bulamaz. Anlat bakalim
baba, derdin nedir? Yasli adam anlatmaya basladi: Madem
israr ediyorsun anlatayim gardasim. Ben bu köyün agasi idim. Simdi adim;
Ahmet Aga iken, Deli Ahmet oldu. Ben dört aydan beri bu çesme basinda mecnun
gibi aglar gezerim. Bundan dört ay evvel, su gördügün tarlada çift
sürüyordum. O sirada buraya bir bezirgan göçü konmustu. Bezirgan'in adi
Yusuf'u Bezirgan idi. Asli Hindistanli ve eski derebeylerinden idi. Bir gün
öküzleri buradan suladim gidiyordum. Bir kadin sesi geldi. Su tasin dibine
çiktim. Baktim ki Bezirgan sandigi açti, dünya güzeli bir kadin çikardi.
Kadinin adi Yedibenli imis. Bezirgan kadinin teslim olmasini istiyordu. Kadin
ise: Garibimi
issiz daglarda birakip da sana teslim olamam, diyordu. Eger yaklasirsan kendi
kendimi öldürürüm, diyordu. Bezirgan: Peki
kadin, ne zaman olsa benimsin. Çoktandir banyo yapmazsin. Su çesmede bir
banyo yap. Dedi. Kadin: Temizlik
Allah içindir. Perde tutunda yikanayim. Dedi. Perde
tuttular. Kadin Yikandi. Çikti. Çok agliyordu. Kadini yine sandiga koydular.
Göç edip gittiler. Bende bu kadinin haline çok acistim. Öküzleri eve birakip,
kadini kurtarabilirim ümidi ile evden çikarken bana, "Nereye
gidiyorsun?" dediler. Yedibenli'nin derdine çare bulacagim, dedigimde;
"Bu adam delirmis!" deyip , elimi kolumu baglayip, timarhaneye
attilar. Üç ay timarhanede yattim. Düsündüm, burada yatmakla bu kadini
kurtaramam dedim ve timarhaneden çiktim. Bir aydir buralarda aglarim.
Hindistan'a gitsem, kadini bulamam. Bulsam dahi, kadin bana sahip çikmaz.
Acaba, arkadan bir arayicisi gelir mi ola diye bu yolu beklerim. Bunlari
anlattik dan sonra, koynundan bir tutam saç çikararak Garip Softa'ya uzatti.
Iste bu saçlarda, o temiz kadinin yikanirken taranip biraktigi saçlar. Dedi.
Garip Softa saçlari eline alip, bagrina bastik dan sonra meseleyi adama
anlatti. Elini kulagina atarak, aldi bakalim ne söyledi: Deli
oldum su yerlerde gezerim Aglayan
gözümün yasi silindi Sual
edem yokuslardan düzlerden Aglayi
aglayi göçün çekilmis Giderim
yetisemem ardindan Deyip,
kesti. Bunun üzerine Deli Ahmet: -
Evlat, sen benim derdime ortak oldun. Beraber gidelim. Dedi. Garip Softa: - Yok
baba sen ihtiyarsin. Ben yalniz giderim. Gelirken buraya ugrarim. Dedi. Bunun
üzerine, Deli Ahmet: "Peki, o halde ben seni burada beklerim."
Dedi. Garip Softa, yine Hindistan'in yolunu tuttu. Yola çikali yedi ay
olmustu. Bu arada Hindistan'a da yaklasmisti...... O
gidedursun, biz dönelim Yedibenli'ye. Bezirgan'i Yusuf her zaman Yedibenli'ye
teslim olmasini isterdi. Yedibenli ise; "Yaklasma, kendimi
öldürürüm."Derdi. Bezirgan ise; "Nasil olsa benimsin." Der,
bunu bir odaya hapsederdi. Bir gün Yedibenli düsündü. Kendi kendine dedi ki:
"Garip Softa gelirse beni bulamaz. Bir yol bulmaliyim." Nihayet
Bezirgan'a: "Bana 40 gün müsaade ette muhafizlarinla sehri bir
dolasayim. O zaman zarfinda ümidim kesilir sana teslim olurum. O zaman zarfinda
asla yakinlik istemem." Dedi. Bu hale
çok sevinen Yusuf'u Bezirgan, "Sen benden 40 gün müsaade istiyorsun,
sana 50 gün müsaade. 50 Gün sehirde gez, dolas." Dedi. Yedibenli'ye
birde yeni elbise yaptirdi. Yedibenli her gün, diger Bezirgan karilari ve kizlari
ile gezmeye çikar, sehirde dolasmadik yer birakmazlardi. Yedibenli'nin
içi yaniyordu fakat yanindakilere firsat vermiyordu. Softasinin bir gün
oralara gelecegini biliyordu. Her gezdigi yerlerde, gözleri onu ariyordu. Bir
gün yine gezmeye çikmislardi. Yedibenli kadinlari, her zaman oldugu gibi,
sehrin giris yoluna götürdü. Birde bakti ki Garip Softa perisan bir halde,
deliler gibi dolasiyor görünce, çocuklarini ölmüs zannetti. Bu arada Garip
Softa'da onu görmüstü. Aldi bakalim Yedibenli ne söyledi: Ah
ettikçe daglar taslar iniler Garip
Softa Yedibenlisini donanmis görünce, onu Bezirgan'a teslim olmus sanarak,
aldi bakalim Garip ne dedi: Türlü
libas giymis salinip gezer Yedibenli
çocuklarinin sag olduklarini anlayinca, çok sevindi. Garibinde aklindan
geçenleri bildigi için, aldi bakalim Yedibenli ne dedi: Yedi
aydir mapislerde beslendim Takdir
böyle imis yazilar kara Aldi
Garip Softa: Sogukta
sicakta daglarda yattim O
sirada, bunlarin karsilikli söylestiklerini gören kadinlar sasirdilar. Orada
bulunan bezirgan'in kizi, kosarak babasina gitti. Babasina durumu anlatti.
Yusuf'u Bezirgan hirslanarak kilicini çekti ve yürüdü. Kosarak Garip Softa ve
Yedibenli'nin yanina geldiginde, sehir halki da bunlarin basina toplanmisti.
Gelir gelmez Garibin üzerine yürüdü. Fakat sehir halki tuttular. Sehir halki:
Dur
bakalim Yusuf Aga, bu yabancinin derdi ne imis acaba? Dediler. Bu arada
yüzlerce sehir halki da bunlarin baslarina toplanmislardi. Garip Softa: - Ey
ahali, bu benim karimdir. Bunu tuzakla Yusuf'u Bezirgan kaçirdi. Ben de buralara
karimi kurtarmak için geldim. Dedi. Bezirgan:
"Hayir... Bu bir sahtekardir. Benim sahidim var. Getireyim
konussun." Dedi. Sehir ileri gelenleri de toplanmislardi. Bu arada
Kirmenli Kari getirildi ve söyle konustu: Ey
ahali, Bezirgan hakli. Bu adam, sihirbaz bir dervistir. Bunun size zarari
dokunur. Bunu buradan kovun. Yedibenliyi'de büyüledi. "Kocam"
dedirtiyor. Dedi. Sehir halki Garip Softa'ya: - Ey
yabanci, bu adam bir sahit buldu. Sende sahit bul. Eger kadin seninse sana
veririz. dediler. Garip Softa'nin Allah'dan baska sahidi yoktu. En büyük
sahitte zaten o idi. Elini kulagina atti. Kalbini Allah'a baglayarak, gözleri
dolu dolu oldu, aldi bakalim ne söyledi: Simdi
dergahina tuttum yüzümü Çirpini
çirpini yuvamdan uçtum Yedibenlim
gözyasini silmedi Uzaktir
yollarim gitsem gelemem Deyip
kesti ve Kirmenli Kari'nin iki gözü de kör oldu... Bezirgan
bu sefer, "Bu büyük bir sihirbazdir." Dedi. Sehir halki da:
"Yabanci, bu is sihirle olmaz. Bize, karin olduguna dair sahit
göster." Dediler. Aldi Garip Softa: Kadir
Mevlam budur senden dilegim Deyip
kesti ve o anda orada kuru bir sekilde duran hurmadan meyvalar bitti, basladi
dibine yetisen hurmalar dökülmege. Halkin bir kismi, bu ise çok sasirmisti.
Fakat Kirmenli Kari'da dahil çoklari, "Bu bir büyücü, sihirbazdir."
Diyorlardi. Garip'ten yine sahit istediler. Aldi Garip Softa: Kadir
Mevlam yüzünüze bakmasin Dedi.
Sözünü bitirir bitirmez. Bütün vilayetin çesmeleri kuruyarak, vilayette hiç
su kalmadi. Bezirgan Yusuf'un saraylari gürül gürül yikilmaya basladi.
Bezirgan: - Bu
adam sihirbazdir. Dinlemeyin... Dedi ise de, sehir halki: - Ey
garip adam. Artik bizler sana inandik. Bezirgan haksizdir. Ne söylersen
Bezirgan'a söyle. Dua ette, sularimiz aksin. Bizde sana karini verelim. Al
götür. Dediler. Bunun üzerine aldi bakalim Garip Softa ne dedi. Yörüyen
dizlerin yörümez olsun Deyip
kesti. Keser kesmez, Bezirgan'in dili tutulup, dizinin üstüne yigilip kaldi.
Sehrin sulari gürül gürül akmaya basladi. Bunu gören sehir halki, Garip
Softa'nin büyüklügünü takdir ettiler. Kirmenli Kari'yi tasa tutup öldürdüler.
Garip Softa'yi evlerine götürüp, istirahat ettirdikden sonra, bunlara at
buldular. Bolca da para verdiler. Garip Softa ve Yedibenli'yi sehirin disina
kadar ugurladilar. Altlarinda
at ve koyunlarinda bol harçligi olan, Softa ile karisi, rahat olarak
yavrularina dogru yol almaya basladilar. Gelirken Deli Ahmet'in bulundugu
yere geldiklerinde, onu orada bekler buldular. Ellerinden öptüler. Deli Ahmet
bunlarla köyüne sevinçle girerek, köylüye: Gördünüz
mü? Ey ahali, ben bunlarin derdinden adima Deli Ahmet dedirttim. Dedi.
Hikayeyi orada bulunan köylülere anlatti. Birgün
sonra oradanda vedalasarak atlarina binip yollarina revan oldular. Bir müddet
sonra Yusuf Usta'nin köyüne vardilar. Varip Ustanin elini öptüler. Yusuf
Usta'yi da yanlarina alarak, yollarina devam ettiler. Emine ananin köyüne yaklasmislardi.
Yedibenli'nin içi sizladi. Kendi kendine:"Acaba yavrularim sag mi? Öldü
mü?" Diye söylendi. Geceyarisi köye girdiler. Dogruca Emine Ana'nin
evinin önüne geldiler. Durumu anlamak için pencerenin altina geldiklerinde
Yedibenli bir de ne görsün; büyük oglu Osman, yüksek sesle agliyordu. Emine
ana: Oglum
Osman, neden agliyorsun? Ne zulüm gördün benden? Diyordu. Osman: Ne olurdu
Emine Ana, beni uyandirmasa idin. Rüyamda annem ile babam gelmisler.
Yanlarinda birde Yusuf dedem vardi. Üç atli gelmislerdi. Ne olurdu beni
uyandirmasa idin. Diyerek tekrar aglamaya basladi. Bunu duyan annesinin
gözleri dolu dolu olarak sunlari söyledi: Felek
hançerini bagrima çaldi Çok
uzak yollardan emendim geldim Deyip
kesti... Küçük oglu Ali uyuyordu. Bu sesi duyan Osman, aldi bakalim ne
söyledi: Sefil
babam su daglarda inledi Genç
yasimda yazim kara yazildi Aldi
Garip Softa: Yigitlik
devrimin çaglari geçti Deyip
içeri girdiler. Sevinçle ve gözyaslari ile kucaklastilar. Ayni koyunla
kuzunun melestigi gibi koklastilar. Emine ana'nin elini öptüler. Yusuf Usta
ile Emine Ana'da erenlerden olduklari için, birbirlerini her zaman
rüyalarinda görürlerdi. Onlarda nikahlanip evlendiler. Emine Ana'nin zaten
mali çoktu. Emine Ana ebeleri, Yusuf Usta da dedeleri oldu. Gidip, memleketindeki
malini satti geldi. Hep bir aile oldular. Garip Softa, eski zenginliginin
birkaç misli daha zengin oldu..... Artik çilesi bitmis, felek Softa'ya
çektirdigini artik yeter görmüstü. Softa'da,
bela gençlik de geldigi için; Ömerhacili
Köyü, Kayseri -------------------------------- |
Softa'da,
bela gençlik de geldigi için;
-kostuguna yetmis, kovdugunu yakalayabilmisti...-
...darisi, TÜM DiGER, SIKINTISI OLANLARIN BASINA .
Ömerhacili
Köyü, Kayseri --------------------------------