KIZIROĞLU MUSTAFA BEY

Hay ben ona eş olaydım peh peh peh peh
Anadan onbeş olaydım hey hey hey
Keşke onlan kardeş olaydım

Ağam kim, paşam kim, nigar kim, hanım kim
Kızıroğlu Mustafa Bey, Bir Beyin oğlu,
zor beyin oğlu


Hay edende haya teper peh peh peh peh
Huy edende huya teper hey hey hey
Köroğlu'nu çaya teper

Ağam kim, paşam kim, nigar kim, hanım kim
Kızıroğlu Mustafa Bey, Bir Beyin oğlu,
zor beyin oğlu

Bir atı var Alapaça peh peh peh peh
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kalsın ortamdan biçe

Ağam kim, paşam kim, nigar kim, hanım kim
Kızıroğlu Mustafa Bey, Bir Beyin oğlu,
zor beyin oğlu

Kızır, Kars'ın Susuz kazasına bağlı bir köy. Bu köy
Kısır dağlarının geniş eteklerine kurulu.
Köyün dört bir yanından ise soğuk pınarlar, türlü erguvan
çiçekler. Köy düz toprak damlı evlerden oluşmaktadır ve köyün
hakim bir yerinde de bir kale kalıntısı vardır. Köylüler
"Kızıroğlu'nun kalesi" derler buraya. Kızıroğlu bu köyde
yaşamış ve burada efsaneleşmiştir derler.
Söylentiye göre şimdiki Kızıroğlu Köyü'nün yerinde birbirinden
uzak yirmi yirmibeş kadar ev bulunmaktaymış. Bölge
dağlık ve ormanlık olduğu için insanları da bu
nedenle olacak ki çok sert. O zamanlar burada yaşayan insanların
başında bulunan kişiye "Kızır" derlermiş. Kızır,
"muhtar" demektir. Gün gelmiş zamanın Kızırinin ünü tüm bölgeye
yayılmış. Tüm kötüler ondan korkar olmuş. Gel zaman git
zaman Kızırin bir oğlu olmuş. Daha küçükken iyi at biner,
kılıç kuşanır olmuş. ışte Kızıroğlu
Mustafa Bey bu çocuk. Bütün çocukluğu Kısır
Dağı'nda at binip avlanmakla geçmiş Mustafa'nın. O da
babası gibi büyüyünce namlı bir yiğit olmuş,
haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya
başlamış. Zalimi, ağayı, paşayı
titretiyor. Zaten onun bulunduğu çevrede kimse haksızlık
etmeye cesaret edemez hale gelmiş.
O günlerde Köroğlu da Karadenizi bir baştan bir başa
dolaşıp Kars'a gelir. Amacı o bölgedeki
haksızlıkları yok etmek. Bir at gezisi sırasında
Kızır Köyü'nü görür, "eğer bu köyde adaletsizlik varsa, varayım
sorayım, zalimin hakkından geleyim" deyip oraya bir kale kurar.
Aynı günlerde köyde olmayan Kızıroğlu bir müddet sonra köye
döndüğünde Köroğlu'nun kalesini görür. Sinirlenir.
Köroğlu'nun yanına gider, sertçe çıkışır "sen
kim olasın ki benim yurdumda benim gibi bir yiğit varken saltanat
süresin" Her ikisi de birbirlerini zalim sanıyor ilk bakışta.
O zamanın adetlerine göre iki yiğit dövüşür, galip gelen
diğerini öldürüp savaşı kazanırmış.
Köroğlu ve Kızıroğlu günlerce at üstünde kavga ediyorlar ama bir
türlü yenişemiyorlar. Kılıç kavgasında ve güreşte
de yenişemiyorlar. Mustafa Bey'in atı Alapaça da Köroğlu'nun
atı Kıratla güreşiyor. Kavganın içinde bir an Mustafa
Bey şöyle bir geri bakar ve kendi atı AlaPaça'nın
Köroğlu'nun atını alt ettiğini görür. "Ola benim
atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben
Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic'olur" deyip gayrete gelir
Köroğlu'nu yerden yere vurur. Tam kamasını çekmiş
boynunu keseceği sırada Köroğlu "dur yiğit, bana biraz
mühlet ver yiğitlerimi göreyim karımla helalaşayım" der.
Mustafa Bey bırakır. Köroğlu eve gidip olanları
karısına sazıyla sözüyle anlatmaya başlar.
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kaldı ortamdan biçe
Ağam kim, Paşam kim, Nigar kim, Hanım kim
Kızıroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor beyin oğlu

Köroğlu gecikince evine kadar gelen Kızıroğlu kapı
aralığından türküyü duyunca duygulanıp utanır.
Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey'i
karşısında gören Köroğlu her şeyin bittiğini
düşünürken Mustafa Bey sarılıp onu öper. "Sen benden daha
yiğitsin Köroğlu" der ona. Köroğlu da "ben artık buradan
gideyim burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz"
der ve köyü terk edip Bolu Dağları'na döner.