KARAGOZ-HACIVAT
MANDRA SEFASI
YAHUT
HIMHIMLI MANDRA

H.B. Paksoy, D. Phil.


Asagidaki KARAGOZ HACIVAT oyunu, Moskova'nin Tretiakov
muzesinde,Oklahoma State Universitesi Orta Asya Arastirmalari Baskani
Profesor Keith Tribble tarafindan, Rus yazari Mikhail Larionov'un
esyalari arasinda bulunmustur. Anlasildigina gore, Larionov
1911 yilinda Istanbul'da oturmus; daha sonra Paris'e gecmis.
Larionov Paris'te, "Karaguez khranitel chesti svoego druga" adi
ile bir sahne oyunu yazmis. Sonra, Pariste oturan Turkler
yardimi ile Fransizca'ya cevrilen bu oyun "Karaguez Gardien de
l'honneur de son ami" adi altinda 1924 1925 yillari arasinda
sahnelenmis.

The following KARAGOZ HACIVAT shadow theater performance script
was recently discovered by Professor Keith Tribble (Coordinator,
Central Asian Studies Program; Oklahoma State University) at the
Tretiakov Gallery, Moscow. The text was among the Mikhail
Larionov papers, who spent time in Istanbul during 1911 and wrote
a play entitled "Karaguez khranitel chesti svoego druga"
performed in Paris in 1924 1925 under the title "Karaguez
Gardien de l'honneur de son ami." Apparently Larianov was aided
by Turkish emigres in Paris during this work. The text
discovered by Professor Tribble (who kindly provided a copy) is
in the latin script, but gives the impression that it was written
from an oral recitation, "by ear," as it consistently omits
various vowels, and probably due to that fact, misspells quite a
number of words almost beyond recognition. The orthography also
exhibits handwriting particulars (for example the letters T, D,
SH, J, CH are written in Chech and Russian handwriting style).
As far as possible, relevant spelling corrections are rendered
for this posting without otherwise changing the grammar.
The well known traditional ending of all KARAGOZ HAJIVAT episodes
is:
Yiktin perde'yi, eyledin viran;
Kosup sahibine haber vereyim heman.

About a year ago, I heard one of the performance masters (Hayali)
addressing the TV audience with:

Her kim eyledi ise perde'yi viran
Buyursun, tamir kilsin heman



MANDRA SEFASI
YAHUT
HIMHIMLI MANDRA


Karagoz Meydanda, bir zenne gelir.

Zenne: Ah benim talihsiz oglum! Keske beni atam ana tas dogura
idi de boyle meydanda kalmaya idim. Simdi gece yarisi beni kim
kabul ider? Inan olsun erkek nefesi burnuma misk gibi kokuyor
(Karagoz yavas yavas kimildanir) Ay! burada bir sey
kimildaniyor. Kuzum, sen inmisin, cinmisin?

Karagoz: Ben cinim.

Z: Sen cinsin amma cinler lakirdi soyler mi?

K: Ben cinlerin (missing word or phrase, indicated by blank space
in mss) sevindim.

Z: Dogru soyle, sen cin'e benzemiyorsun, nesin? Galiba su
terazicisisin!

K: Evet efendim, saticisiyim.

Z: Senin suyun ne suyudur?

K: Benim suyum (blank space) suyudur.

Z: Muslugun nerede?

K: Muslugum onumdedir.

Z: Dogru soyle, sen erkek gilmisin?

K: Dogru soyle, sen de hunar(?) degilmisin?

Z: Evet efendim, hunaryim.

K: Ben seni alsam, bana varirmisin?

Z: Evet efendim, varirim amma, surdan iki uc kisi goralim da,
kari koca oldugumuzu isitsinler.

K: Adam, fazla misafirin ne luzumu var? Se bana vardinmi
vardin; ben seni aldimmi aldim; ben seni alayimmi? alayim.
Gec iste obur tarafa.

Z: Amma oyle olurmu ya?

K: Oldu da, bul (?) bile geldi.

Z: Oyle ise, hadi eve gidelim!

K: Gidelim amma senin akrabadan gelen giden kimse yokdurmu, cunku
ben masraftan hatir etmem.

Z: A a, kocacigim, ne soyluyorsun, akrabalarimdan sora senden
gayri eve gidelim (Giderler; bir celebi gelir perdeye)

Celebi: O kadar dolastim, nihayet bu mahallede oldugunu haber
aldim. Galiba zannedersem su karsiki ev olmali. Yerden bir tas
alayim da, duysun benim geldigimi. (tas'i atar).

K: (icerden) Amaaaaan!

Z: (icerden) Kocacigim, ne oldu?

K: Ne olacak, ne cerceve kaldi, ne cam! Hic bir sey (Zalmaz?)
kalmadi.

Z: Aman, in de bakiver, kimdir o?

K: (Perde'ye gelir) Kim o?

C: Babacigim, sen buralimisin?

K: Evet, muraliim.

C: Canim, ben sana muralimisin demiyorum, bu mahallelimisin?

K: Evet, bu mahalleliyim, kimi soruyorsun?

C: Burada Kar Topu hanim var imis, sizin yaninizda.

K: Dur, gideyim eve, sorayim da geleyim. (gider, kari'yi sorar):
Yahu, senin adin nedir?

Z: Benim adim Kar Topu hanimdir. Kim soruyor?

K: Asagi bir bey gelmis, o soruyor.

Z: Aman, ket, o bey'in ismi ne imis?

K: (perde'ye gelir) Oglum, senin ismin nedir?

C: Uskudarli Memis Bey gelmis dersin.

K: (Kari'ya) Uskudardan bir bey yemis getirmis, ne dersin?

Z: Aman kocacigim, git, o yemis'ten bana getir.

K: Oglum, getirdigin yemisten bu cuval'a doldur bakalim!

C: Hafiz babacigim, anlayamadin. Sen o'na de ki: yaseminim suya
dustu sumbulumsun sen benim; iki kas'in arasinda bil gulumsun.
Sen benim yil yanimda, dusmanim tenhalarda! Sen benimsin, ben
senin!

K: Yahu! Deyirki
yasemin zuhur suya dustu, sumugumu yiyesin
Benim iki kasigim var ise, gel kafamiz yiyesin
Benim yil yaninda dusmanlarin tenhalardasin

Z: Haydi, git, o'na de ki: karanfilsin kararincak!

K: Oglum, kararmissin, haberin yok! Soyledim.

Z: Gonca gul'sun, timarin yok.

K: Koca kor'sun, amma timar'in yok! Dedim.

Z: Ben seni coktan severdim; senin benden haberin yok!

K: Ben seni coktan doverdim amma; benim isten haberim yok!

C: Oyle ise, soyle kendisine: her kes yar'ini almis mandra
sefasina gidiyor. Ben de Kar Topu hanimi alp Mandra sefasina
gidecegim.

K: (Gider, kari'yi gorur)

Z: Yahu, ben gidecegim amma, sunda para var; bes on kurus
kapmanin yoluna bakalim.

K: Oyle ise, karicigim, bende on para yok, sundan bes on kurus
kapalim.

Z: (Perde'ye gelir) Vay, beyim, efendim, sefa geldiniz!

C: Sefada daim olun anacigim (?)

Z: Canim, efendim, gorusemiyoruz.

C: Efendim, biz daim sizi ariyoruz, amma her nereye gelmissiniz!
Isittimki, koca'ya gitmissiniz.

Z: Adam, vardigim koca, koca degil, a! Kapu mandali gibi birsey!

C: Oyle oldukta, buyrun sizin ile Mandra Sefasina gidelim.

K: (Arkadan) Gitmenin yoluna bakma, para kapmanin yoluna bak!

Z: Aman, efendim, bes on lira yannizda var ise, veriniz,
bizimkine verelim de ondan sonra gidelim.

C: Efendim, pek guzel soylediniz amma, sarilik hastaligina
ugradim, ugrayali, lira tasidigim yok.

K: (Arkadan) Mecidiye iste.

Z: Efendim, mecidiye veriniz!

C: Mecidiye de agirlik ediyor, onu da tasiyamiyorum.

K: Cil kurus iste.

Z: Efendim, cil kurus veriniz!

C: Metali avucumu kirletiyor, onun icin tasimiyorum.

K: Haydi, sen eve git karicigim. (Kari eve girer). Ey!... Altin
sariliga ugradi, mecidiye agirlik veriyor, cil kurus parmaklarin
arasindan dokuluyor, metali ellerini kirletiyor! Bana sen bir
onluk ver, kundurami boyatayim. Ya bir beslik ver, su icerim, ya
bir onluk ver, kopruden gecerim.

C: baba, bende on para yok.

K: Sende on para yok da, nasil kariyi mandra sefasina
goturuyorsun. (Pat! tokadi atar, ve Celebi gider).

HimHim (Gelir) Ayaklarim catladi dolasmaktan gece gunduz!
Galiba, isittigime gore, su karsiki evde imis. O bir kerre
sesimi duysa, kendisini kaldirir, pencereden atar. Su pencereye
bir tas atalim. (Tas atar)

K: Oglum, ne istiyorsun?

HH: Babacigim, burada Kar Topu hanim var imis, o'nu bana
cagiriver!

K: (Gider eve, karisina der) Asigaya bir Himhim geldi;
taniyormusun?

Z: Aman, yahu, o lakirdidan anlamaz, o'nu kovmanin yolunu bul.

K: (Perdede) Ey, oglum, bu Kar Topu gelecek olursa, ne
yapacaksin?

HH: Herkes yar'ini mandra sefasina goturuyor. Ben de
goturecegim.

K: Simdi gelecek olursa, nasil gotureceksin?

HH: Kuvvetim olup goturecegim.

K: Simdi sen kendini siki tut, geliyor!

HH: Aman, gelsin. (Pat! Karagoz o'na tokat vurur, disari atar.
Bir Pep peli gelir)

PP: Gele gele geldik buraya! Ah, anacigim, nereye kactin,
elimden kurtulamazsin! Zannedersem, tariflerine gore su
karsidaki olmali. Nasil gelirse gelsin, su tas'i firlatayim
camina...

K: (Icerde) Aman!

Z: Yahu, ne oldun?

K: Ne olacak, pencereye bir tas geldi; kendimi kurtayayim derken
elim oturaga girdi. Ne olurum, dur bakalim.

Z: Aman, yahu, suna bakiver, kimdir?

K: Kim olacak, galiba seni seven birilerinden biri daha geldi.
(Gelir, acar). Oglum, ne istiyorsun?

PP: Babacigim, Kar Topu senin yaninda imis.

K: Evet, yanimdadir. Ne yapacaksin?

PP: Aman, git babacigim! Onu da bana cagir.

K: Yahu, (unreadable?) sevecek adam bulamayip ta, boyle bizim
gibilere mi gonul verdin! Asigin bir pepe gelmis, lakirdisini
anlayabilirsen askolsun!

Z: Aman yahu, o pek sulu. Dur, o'nu da saviver.

K: Oglum, simdi Kar Topu gelecek olur ise, nasil gotureceksin?

PP: Elma gibi elime alip (sirtlayaraktan?) goturecegim.

K: Simdi; dur, geliyor.

PP: Duruyorum, babacigim.

K: (Pat! tokat atip Pepeyi kovar. Gelir bir Yahudi)

Yahudi: Agam, geldim burada. Bence yoktur. Ayaklarim catlamis
dolasmaktan. Amma, birisine sordum, zannedersem, tariflerine
gore su kapi olmali. Her nasil bilirse bilsin, birden tas
alalim, pencereden iceri gozumun bebeklerine kadar vurayim.
(Tas'i atar)

K: Aman!!

Z: Aman, yahu; ne oldu?

K: Bu seferki tas pek yaman geldi. (Gelir perdeye) Sen mi tas
attin?

Y: Masallah, efendim. Sefa geldin!

K: Sefa bulduk.

Y: Nasil, sumbulun suretli?

K: Ulan, oglum, basimi bozma, suratina bir tokat atarsam,
gorursun.

Y: Kime atarsin be? Casin(?) oglu casin(?)

K: Sana.

Y: Acap bir tokat vur, ne kadar vurursun o kadar colen?
cikarirsin.

K: (Pat! diye vurur; sonra) ne icin geldin buraya?

Y: Her kes esittim ki Kar Topu hanim burada dur, geldim buraya,
alip goturecegim Mandralara.

K: (Gider, karisina) Bir Yahudi gelmis, seni Mandraya goturmek
arzusundadir.

Z: Aman, yahu! O'nu saviver. Zaten o herif'e borcum da var.

K: (Perdede) Yahudi! Simdi kendisi burada yok; baska zaman gel.

Y: Almayinca gitmem (der demez, Karagoz'den bir tokat yer, gider.
Gelir Bekri Mustafa)

Bekri Mustafa: Ey, gidi felek, ey gidi felek. Galiba su
karsaimdaki evde olmali; surada bir nara atayim da onlar da gelir
buraya benim sesimi duyunca. (Nara atar)

K: (Gelir perdeye)

BM: Ulan hanahar! Kar Topunu evinde saklamissin. Hadi git,
benden selam soyle. Koluna aldigim bilezigi, kulagina taktigim
kupeyi, parmagina taktigim yuzugu, sirtina aldigim fistani,
ayagina aldigim iskarpini giysin de gelsin!

K: (Eve girer) Bana bak; bir sarhos geldi asagiya, evin esigini
yuklenip de gelsin diyor.

Z: Yahu, sen saklan, ben simdi o'nu savarim. (K. evde kalir, Z.
perde'ye gelir). Canim, bu kadar da icmenin luzumu var mi?

BM: Ben daha ne az ictim, on sise duz, on sise mestika, alti sise
sampanya.

K: (Icerden) Bir kac tane de sampanya yutaydin.

Z: (Bekri Mustafa'yi eve getirir. Karagoz'u Bekri gorup savar)

K: (Celebi'yi, Him Him'i, Yahudi'yi ve Pepeyi getirip hepsine ayrica tembih der) Aman, goreyim sizi, kiminiz Hasandan, kiminiz
kurtlardan, kiminizhacatdan yakalamali.

Y: (unreadable line)

K: Aman, goreyim sizi (Gelirler. Bekri ile Zenne de gelir)

BM: Yurusen e, anam, ha dem.

Z: Efendim, nasil yuruyeyim, onumuze baksana gelmis duvar.

BM: Bir tekme vur da geciver.

Z: Efendim, oyle tekme ile vurulacak duvardan degildir.

BM: Ben atayim. Oyle ise sen eve git. (Zenne eve girer. Bekri
oradaki hepsi ile kavga eder, kacirir; ve sonra Karagoz'u ele
gecirir)

K: (Yalvarir) Aman aciladim(?), bu aksamlik kusurumu affet.

BM: Haydi git; oyle ise affettim. (Gider. Hacivat gelir).

Hacivat: Birader, gecmis olsun.

K: Allah mustahakini versin (Hacivat'a Pat! tokat)

END





Atila Alpoge, konu ile ilgili ek bilgileri bize aktardi:



Mandira Oyunu klasik (kar-i kadim) Karagoz oyunlarindan biri. Ramazan geceleri repertuvarinda genellikle yer alan bir oyun. Çogunlukla Ramazan'in ilk gecesi oynatilirmis.



Mandira (yanilmiyorsam) 1900'li yillarin basinda yasamis olan Hayali Memduh'un repertuvarinda yer aliyor. Bir "yazma" olarak Istanbul Belediyesi Kutuphanesi'nde yer alan ve Memduh'a ait olan Karagoz oyunlari listesinde goruluyor.



Hemen hemen butun klasik Karagoz oyunlarini 1900'lu yillarin basinda yaziya geçiren, sonra da peyder pey 3 cilt halinde Almanya'da kitap haline getiren (hem de yillar sonra ancak bastirabilen) turkolog Hellmut Ritter'in 3. cildinde Mandira oyunu da var.



Daha sonralari Hayali Kuçuk Ali bu oyunu (kendi versiyonu içinde) 2 Mayis - 4 Haziran 1952 tarihleri arasinda tefrika halinde Dunya Gazetesinde yayimlamis. Gene Hayali Kuçuk Ali'nin Milli Kutuphane muzik bolumu arsivinde kendi sesinden banda alinmis Mandira oyunu da var. Sese alip tesbit etmeyi Ilhan Basgoz yapmis.



Son olarak da Metin And'in bir kitabinda Mandira'nin ozeti veriliyor. O ozetten anlasiliyor ki, arkadasin elindeki metin çok kisaltilmis bir metin. Oyunun basinda, Hacivat ile Karagoz arasinda geçen uzun mu uzun bir muhavere olmaliydi. Daha sonra Karagoz'le karisi kavga ederler ve kadin çeker gider. Karagoz bunun uzerine eve bir kadin bulma telasina duser. Ote yandan, sahneye gelen tipler çok daha fazladir.



Mandira Oyunu, 39 Karagoz oyununu bir kulliyat haline getirerek duzenlemis ve bunlari 3 cilt olarak yayima sunmus olan Cevdet Kudret'in 3. cildinde yer aliyor. Yayimlayan Bilgi Yayinevi. Tarih 1969. Sayfalar: 443-478. Oradaki bir nottan, Mandira'nin eskiden Kagithane gezmelerinde oldugu gibi giyinip kusanip gidilen "kir gezmesi" anlamina geldigini ogreniyoruz.

Basili metinle Tretiakov metnini kiyaslayinca sunu goruyoruz:

Kitaptaki 443-458 sayfalar Tretiakov metninde yok.

Gerisi ise (459-478) genel çizgisiyle var, ama daha uzun ve daha zengin soz oyunlariyla suslu.

Cevdet Kudret'in kaynagi Ritter'in eseri.

Anlasilan oteki ayri bir versiyon. Hatta denilebilir ki, o yillarda ses alma makinasi falan olmadigi için arastirmacilar oyun sirasinda not tutabildikleri kadar yaziya dokuyorlardi duyduklarini. 30-40 Karagoz oyununu yaziya geçirmis olan deneyimli arastirmacilar (ornek Ritter) herhalde gelistirdikleri bazi tekniklerle çok daha fazla malzemeyi zaptedebiliyorlardi.