Çoban

Bugra Atsiz 2002 20 Agustos

Vaktiyle daglarda dogup, daglarda büyümüs; köylerdeki, kasabalardaki, kentlerdeki toplumsal yasamlardan habersiz genç bir çoban varmis. Tüm dünyasi güttügü sürüsü, baktigi koyunlariymis. Bir gün kente inmis çoban ve bir cami görüp, ne oldugunu sormus. Anlatmislar kendisine caminin ne oldugunu: - Müslümanlarin ibadet ettigi kutsal mekandir... Genç çoban yine sormus: - ibadet nedir? - Öteki dünyada cehennem cezasina çarpilmamak için, bizi yaratan ulu Tanri’nin buyruklarina sadik kaldigimiz ve sadik kalacagimizin tekrari ile; kendisine olan bagliligimizi, bir kulluk görevi olarak kanitlamaya çalismamizdir.

Genç çoban pek bir sey anlamamis ve yine sormus merakla: - Cehennem cezasi nedir? - Dünyadayken günah isleyenlerin, öteki dünyada çekecekleri cezalardir. Zebaniler, onlari kaynar katran kazanlarinin içine atacaklar ve yalan söylemis olanlarin dillerini, enselerinden kizgin kerpetenlerle çekecekler... Kildan ince kiliçtan keskin Sirat Köprüsü’nden geçerken asagiya düsen günahkar, cehennemin alevli atesleri içinde hemen yanmaya baslayacak ve zebaniler, kafasina durmadan topuzlariyla vuracaklar... O güne dek hayatinda hiç böyle seyler duymamis olan genç çoban, kaygili bir sesle hemen sormus: - Bütün bunlarin bizim koyunlara bir zarari dokunur mu?