Asik Veysel Kaymak

Ölümünün 30. Yilinda Asik Veysel'den Bölük-Pörçük Anilar

Asik Veysel öleli otuz yil olmus, neredeyse bir insan ömrü. Oysa anilar taze, anilar sicak, unutulmayacak türden...

Nereden baslamali, nereden?

Hayatinin filme alindigi, benim de çocukluguma rastlayan yillardan mi? Veysellerle yapilan yolculuktan mi? Köyde ögretmenlik yaptigim yillardaki unutulmaz anilardan, sohbetlerden mi? Yoksa son günlerinin üzüntüsünden, acisindan mi?

Geçmis yillara küçük bir yolculuk yapalim, ne dersiniz? Asik Veysel'in yasadigi yillara, benim de gençlik yillarima. Sivrialan'in dogasina, bana göre bir bakima sihirli, güzel günlerine...

Asik Veysel'in ölümü üzerine, büyü de bozulur. Bu durumu bir siirimde söyle anlatiyorum; siirden bir bölüm söyle;

..................

Bir tekke oldu Sivralan

Bir yüce dervisti ozan

Sundu sanatini ve çilesini

Dostça usanmadan

Simdi bir baskadir Sivralan

Ya da bana öyle gelir

Sanki açmaz bahçesinde çiçekler

Sanki ötmez dallarinda bülbüller

Veysel gitti gider

Gitmez durur türküler

Bir Veyseller söyler, bir dut dallari

Inim inim inlesirler

Ulu agaçlardan yapraklar düser

Dostlar hatirlar Veysel'i

Uzun ince yol biter

Veysel geldi gider-gitti gider...

"Karanlik dünya"

Bir yaz günü, sehirli bir grup insan gelerek, köyün karsisindaki, benim de okudugum ilkokula yerlesmisti.

Asik Veysel'in hayati filme aliniyordu. Çekimler köy içinde, meydanlarda bazen de odalarda kuvvetli isiklarin altinda yapiliyordu.

Veysellerin saz omuzlarinda gurbetten köye gelisleri çekiliyordu.

Veysel'in çocuklugunu canlandiran salvarli-entarili bir çocuk, köy içinde kosup oynuyordu. Bizler köy halki genç-ihtiyar filmde figüranlik yapiyorduk severek, biraz da heyecanli.

O günlerden aklimda kalan birkaç kelime ise " Stop. Fethi Bey kamera" idi.

Sonraki yillarda filmi görmek bir türlü mümkün olmadi. Film, (basaklar ciliz çekilmis, halk fakir-perisan gösterilmis, komünizm propagandasi yapilmis diye) dönemin iktidari tarafindan yasaklanmis deniyordu.

O gün bugündür filmden bir haber yok. Halk ise daha da perisan, yokluk içinde. Komünizm de gelmedi! Bugün artik herkes biliyor ki halkimiz için, ülkemiz için asil sorun, kötü yöneticiler, halk yararina politikalar uygulanmamasi, din istismari, soygunlar, vurgunlar... Bütün bunlara bir son verilse, sorun da azalacak.

Veysellerle yolculuga gelince ...

Ellili yillarin sonlarinda bir sonbahar günü, köyden okula dönüyordum. Köyün altinda Veysellere yetistim. Altlarinda birer esek, sehre gidiyorlardi. Emlek Hüyük'ten geçip, Kizilirmak'in karsisindaki, Kizilinis'e ulasmistik. Küçük Veysel önde, Asik Baba ile ben arkada inis iniyorduk. Bir ara Asik, esegin boynundan hafifçe siyrilip yere düstü. Yardimci olamamis, üzülecegim yerde, çocuk aklimla bu duruma gülmüstüm.

Asik'i küçük Veysel'le birlikte yeniden esege bindirdik.

Asik, gerçi Nasreddin Hoca gibi, "Düsmesem de inecektim" dememisti ama;

- Asik buna bir türkü yak dedigimde,

- Öyle her seye türkü yakarsak, siirin de kiymeti olmaz, diye bir yanit vermisti.

Bu ayni zamanda, Veysel az siir yazdi diyenlere de bir yanit olmali.

Mücevherdeki isik ya da ates böceginin masali

Köyde görev yaptigim yillarda, ögretmen arkadaslarla Asik Baba'yi davet ettik. Türkülerini ve yeri geldiginde anlattigi essiz esprilerini banda aliyordum. Bununla ilgili olarak, "Padisah'in Mücevherinde Bulunan Kil ve Isik" masalini anlatti:

Padisahin birinin çok degerli bir mücevheri varmis. Içinde isik ve kil bulunuyormus. Bundan rahatsiz olan padisah, mücevheri kirmadan içindeki kili çikarani ödüllendirecegini duyurmus. Bunu duyan bir böcek çikagelmis;

- Beni kirk gün mücevherle ayni yere koyun. Kirk günün sonunda kili çikaririm, demis.

Dediklerini yapmislar. Kirk günün sonunda bakmislar ki, böcek mücevherde bulunan isigi almis, kil yerinde duruyor. Böcek, "Ne yaptigini, neden kili çikarmadigini" soran padisahi:

- Ben alacagimi aldim, diye yanitlamis.

Asik masali anlattiktan sonra;

Iste Veysel Hoca da bunu yapiyor, isigi aliyor, diye bagladi.

Sarhos mu götürüyorsunuz

Yine bir gün köy içinde dolasiyoruz. Yanimizda bir arkadas daha var. Asik'in kolunda yürüyorum. Bir ara arkadas da diger koluna girince, Asik bir o yana, bir bu yana yalpalamaya basliyor. Bizler saskinlik içinde ne yapiyorsun, Asik demeye kalmadan;

- Ne oluyor, sarhos mu götürüyorsunuz? yahu, diyor.

Böylece yanlis yaptigimizi anlayip, birimiz Asik'in kolundan çekiliyoruz.

Anani gönder

Ölümünden birkaç yil önce köye konuklar geliyor. Gelenler arasinda úmit Yasar'in sonradan rahmetli olan oglu Vedat var. Dönemin Sivas Halk Egitim Müdürü Muzaffer Bey var. Emlek Hüyük'ten ögretmen arkadasim rahmetli Bayram Çitak, yine rahmetle andigimiz Devrani ve bugün oldukça yasli durumda olan Izzet Savas var.

Asik'i ziyarete gidiyoruz. Yeni konuklar tanitiliyor. Hos besten sonra, konusmalar arasinda úmit Yasar'in oglu Vedat, Asik Veysel'e babasinin gelecegi haberini veriyor;

- Yakinda babam gelecek, diyor.

Asik Babanin yaniti;

- Babani ne yapayim, anani gönder, oluyor.

Bunun üzerine gülüsmeler yasaniyor...

Aradan bir süre geçtikten sonra, köye, Asik'in ziyaretine, úmit Yasar Oguzcan geliyor. Aksam Asik'in evinde toplaniyoruz. Raki sofrasi kuruluyor. Sohbetler, espriler, siir okumalar devam ediyor. Biraz da kekeme olan úmit Yasar, siir okurken bülbül kesiliyor. Bir ara söz dönüp dolasip Asik'in, úmit Yasar'in oglu Vedat'a takilmasina geliyor. úmit Yasar, "Vedat bize anlatti, hanimin çok hosuna gitti" diyor.

Yeri geldiginde anlattigi, essiz esprilerle, sohbetleriyle gönülleri fetheden Asik'a kim gücenebilirdi ki...

Daha nice anilar, sohbetler, espriler...

Gelelim son günlerine

1972'nin sonbaharinda hastalanip, Sivas-Devlet Demiryollari Hastanesi'ne yatiriliyor. Köye, öldü, ölecek türden haberler geliyor.

Bunun üzerine dayanamayip,

"Aziz Veysel günler ne çabuk geçti

Daha bugün gibi durur hayalin

Duydum ki üstadim yataga düstü

Bir ise varmiyor bagli ellerim."

diye baslayan bir siir yaziyorum.

O günlerde Emlek Hüyük'ten, Asik Veysel dostu ögretmen arkadasim, Muharrem Akbuga ile Sivas'a ziyaretine gidiyoruz. Siiri kendisine okuyorum. Hep birlikte duygulaniyoruz.

Asik, burada birinci katta, tek kisilik balkonlu bir odada yatmaktadir.

Oglu Ahmet yaninda refakatçidir.

O gün Ahmet'in bize anlattiklari ise oldukça ilginç seylerdi.

Dolabinda teskin edicisi vardir. Doktor Asik'a günde küçük bir bardak içme izni verir. Ayrica; Ahmet'in olmadigi bir gün Asik, kendini evinde sanir. "Kapiya çikip elma agacinin altina biraz oturayim" der. Balkona çikar, balkondan asagiya düsme tehlikesi atlatir. Durumu fark edince bagirir, hastane görevlileri yetisip, kurtarir.

Ölümü

1973'ün ilkbaharina dogru Ankara Yüksek Ihtisas Hastanesi'nden köye getiriliyor.

21 Mart 1973'te saat 3:30'da Hakk'a yürüyor. Cenazesi vasiyeti üzerine bir gün bekletiliyor. Ertesi gün kavusuyor sadik yarine.

Havanin elverissizligine karsin cenaze törenine oldukça yogun bir katilim oluyor. Çevre illerin valileri, belediye baskanlari, ilçelerin kaymakamlari, Kayseri Belediyesi Bandosu, Halk ozanlari, sanatçilar, gazeteciler, çevre köylerden insanlar katiliyor.

Cenaze töreninde konusmalar yapiliyor. Köyde okul müdürü ve Asik Veysel dostu olarak benim de bir konusma yapmam isteniyor.

Yaptigim duygulu kisa konusmamda;

"Ne güvercin donunda geldi aramiza ne baska efsanelerle... Aramizda yasadi. Yasadigi sürece de dertlerimizi dert edindi, çaliskanligi, dürüstlügü ile bizlere örnek oldu. Bizimle güldü, bizimle üzüldü." deyip, ölüm döseginde yazdigi "Gelmez Yola Gidiyorum" siiri ile konusmami duygu seli içinde güçlükle tamamliyorum.

Türküleri agitlastirilarak söyleniyor cenazesi arkasindan:

- Ben gidersem sazim sen kal dünyada,

- Gizli sirlarim asikar etme

- Gelmez yola gidiyorum

- Dostlar beni hatirlasin

Ve bir od düsüyor seven yüreklere, o gün bugün sürüyor...

Veysel'in çilesi Veysel'in derdi

Veysel'in çilesi, Veysel'in derdi

Akan gözyasini sele çevirir

Veysel'in sevgisi, Veysel'in gönlü

Kuruyan yapragi güle çevirir.

Veysel'in siiri Veysel'in sazi

Veysel'in sohbeti, Veysel'in sözü

Veysel'in emegi, Veysel'in özü

Aridir çiçegi bala çevirir.

Dost bellemis toprak ile gülleri

Ayrim gözetmeden, sever kullari

Nere gitse hakka çikar yollari

Gönül bahçesini yola çevirir.

Sevgidir aslolan, dostluktur daim

Yillarca ardindan kosturdu yarin

Kimse dolduramaz bosalan yerin

Kaymak sevgisini dile çevirir.

Nisan -95 Ankara

www.alewiten.com, 16.4.2003